Ali Hakkoymaz

Yeni Asya

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (22)

Ân diyarı (106)Şu dünyanın hâline bak Selim Ali! Bir gündem bitmeden öteki... Yaşamaya vakit ayırabiliyor musun bu lüzumsuz adamların gevezeliğinden. Bu, insan hakkına girenlere hakkın helâl midir Nedir bu bunların insan tanımazlığı Bu gevezelik bir kanser gibi sarmış her yanımızı. Bu böyle mi gidecek, Bilgin Abi Zaten Bilgin Abi'nin sevmediği ş

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (21)

Ân diyarı (105)Devlet nedir, diye soruyorsun, Selim Ali de... ben de merak ederdim; devlet nedir, kimdir, nerededir diye. Meğer gayet netmiş devleti görmek, bilmek, duymak... Devlet... "saadet" demek, Selim Ali. Aç açık kalmadığın, cahil bırakılmadığın, horlanmadığın, zorlanmadığın, hürriyet gibi gezdiğin, adaleti sezdiğin, hakikatle göz göze geld

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (20)

Ân diyarı (104)İki şey dışında dünyanın ipi, lezzeti, kokusu, ruhu koptu gidiyor, Selim Ali. Aslında bu iki şeyden başka bir şey de yoktu insanlığın gündeminde de... dünyada çok işimiz var sanıyoruz. Yok! Olsa ne olacak ki... birden değişen bu tiyatro sahnesinde! Bilgin Abi, bütün her şeyi iki şeye sığıştırdığımı duyunca sözün gerisini beklemek içi

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (19)

Ân diyarı (103)Selim Ali, hayatın kıyı köşesini, içinin acısını ve neşesini görmene şiir iyi aynalardan biridir. Anlasan da anlamasan da arada şiir oku. İçinden ve de sesli... Konuşurken araya şiirler serpele. Mısra; kapı diye geçer sözlükte. Şiirin ne kapılar açtığını bilemezsin kalpte. Şiirin hayatta ne kadar yer tuttuğuna dair Bilgin Abi diyo

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (18)

Ân diyarı (102)Anlıyorum Selim Ali; sık sık dalgınlığından anlıyorum. Ya da uzaklara bakıyorsun. Dünya bitti mi diye sormuştun geçenlerde de... deniz kenarında temmuz çay sohbetinde Bilgin Abi: "Dünya bitse de sen şu martıların cümbüşüne iştirak et!" demişti. Hayata iştirakini koparırsan böyle karanlık düşünceler insanı yorar Selim Ali. Daha dur!

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (17)

Ân diyarı (101)İnsan dışarıya ne kadar uzaksa; kendine o kadar yakınmış, Selim Ali. Bir gün baktım Bilgin Abi kendi kendine konuşuyor. Şaşırdım elbet. Sordum. Meğer kendine konuşamayan; başkasına nasıl konuşacakmış! Yazmak da böyle değil mi, Selim Ali İşte ben boş bulunup sorunca, o da o özel hâlini açmak zorunda kaldı. Bana da bi' "konuşma" kapıs

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (16)

Ân diyarı (100)Selim Ali, Bilgin Abi'nin günlüklerini okudukça diplomalarının kâğıttan çok da öteye gitmediğini iyice öğrenmişti.Bu okul işini büyükler çok abartıyordu. Hayat kısa; okullar hayattan uzundu. Okumayı sevdirmeyen okulların kapalı kalmasının bir zararı olabilir miydi Derde deva, safra şifa bir isim bu sıralardan çıkmıyordu. Bu durumu Bi

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (15)

Ân diyarı (99)Selim Ali'nin de kafası karışıyordu. İşler bir türlü yoluna girmiyordu yaşadığı ülkede. Kocaman ve aklı başında görünenlerin yalanı, düzenbazlığı, iki ve daha çok yüzlülüğü, cimriliği, zalimliği, cehaleti, kıskançlığı, dünyayı ebedî sanışlığı garibine gidiyordu. Fakat ne yapabilirdi ki! Onları değiştiremediğine göre; kendisi değişecek

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (14)

Ân diyarı (98)Selim Ali, sana da garip gelecek ama Bilgin Abi diyor ki dünya hızlı adımlarla ilerliyor. Yollar, köprüler, yepyeni evler... Hız, yenilik ve saireler de... insanlık bir şeyi unuttuğunun farkında değil. En ufak ayrıntıların üstünde debelenen çağda o unutulan "yaşamak"mış! Geriye ne kaldı diyeceksin de... yaşamak unutulunca ölüm akla ge

Bilgin Abi'nin günlük defterinden (13)

Ân diyarı (97)Selim Ali, Bilgin Abi konuşurken not tutarsan hayatı biraz daha tutmuş olacaksın. Yazmak insanın kendisiyle karşılaşması aslında. Tamam; işin başı okumak da... kelimeleri arkadaş eylemek ev yapmak gibi olsa gerek. Taş üstüne taş koymanın keyfini ustalara sor. Mimar Sinan'ın bir dağı oyar gibi Süleymaniye Külliyesini bitirdikten so