Ali Hakkoymaz

Yeni Asya

O bayram gelecek

BAYRAM AYNASI: Bayramlar, ebedi sevinçlerin aralık kapısı... Bu kısa sevinmeler, sonsuz sevinmelere ayna... Bayram... Bu geçici çekirdek bayram sevinçleri; ebedî âlemde cennet ağaçlarına dönüşsün diye... BAYRAM DUÂSI: Artık savaşlardan yoruldu dünya. Şu savaşkan adamlardan da bıktı ki bıktı. Gelin bir bayram duası yapalım. Zalimlerden, münafıklard

Yassaak!

Hürriyet: Yaz kış yeşil ağaç Gölgesinde aç, muhtaç yok. Demokrasi, adalet, meşveret, hukuk gibi öteki "antika" şeyler de düşüyor aklına. Daha başkaları da var.Bunlarsız yaşayamaz, nefes alamazsın. Hürriyet yoksa istibdat var. Demokrasi yoksa krallık... Zaten ya kralcı olur insan ya da kuralcı... Her kralın kendi kuralları olur. Kuralların işlediği

Hayata dönüş denemeleri

HİKÂYENİN KAHRAMANI:Tık tık saatlerin, hayatın bu tatlı telâşesinde... İşinde gücündesin ya... Nefeslerini duyabiliyorsan... Gülümsüyorsan bir papatyaya... Mevsim sinmiş-se gözlerine... Hırslarını gemlemişsen... Pencerene gelen kuşlara, hoş geldiniz, demiş, ikramlarda da bulunmuşsan... Çiçeklerin konuşmalarını duyuyorsan... Yaşadığının farkındaysan

Hayatı gör(me)mek

(2023 - )O "tire"de olacak ne olacaksa... Her ömür o "tire" kadar ve saire... Geçen geçti; ağlamak, sızlamak neye! Sen yeniden başla yeni bir hikâyeye. Tesbih tanesi gibi dağılıyor ömrüm. Mevsimlerin bir acelesi var. 27 Mart, Bin Dokuz Yüz... üç nokta... Dilim varmıyor; selden, rüzgârdan beter saatler... Duran bir şey yok; bu bir dönüş âlemi...

Suskun çığlık!

Yol boyunca çiçek açmış ağaçlar Bir şarkı gibi duruyorlar. Bir türkü... Bir şiir... Nasıl da gülüyorlar öyle! Atmışlar kış yorgunluğunu üstlerinden: "Ölmüştük, kurumuştuk; diriliştik." diyorlar. Sen de at artık şu "ölüm" dendi mi göz yummalarını. Otur, konuş; sana da ha geldi ha gelecek ölümle. Şu baharı bir daha dinle. Dirilişini görmeden geçme. B

Meclis

Said Nursî: "Evet, meşrutiyet; hâkimiyet-i millettir." diyor. Demokrasiyi, Meclis'i, meşvereti tarif ediyor.Bu, bütün bir insanlık için ilaç... Bunu anlamak yani meşrutiyetedemokrasiye yol açmak; hürriyet isteyen herkesin mühim bir vazifesi olarak akıl ve kalp masasının üstünde duruyor. Her kim ki bunu hakimiyet-i millet direğini yaralar ya da süme

Horoz sesleri öldüğünde

Gördünüz mü medeniyet, "moderniyet" diye alıp sattığımız "enkazı!"Horoz seslerini yok niyetine bahçelerden kovmuştuk. Sonra ağaçları, kuşları, kelebekleri... Bu tevhit delillerini okumaz olmuştuk artık. Hey be! Yeni, yepyeni dünyalara açılıyorduk. Havalı havaalanları, baş döndüren hızda ve yükseklikte patır patır şeddadî beton yığınları... Yeşilin

Demokrasinin kolonları

Demokrasi Ülkesi'ne kolay gidilmez; bir gidildi mi daha dönmek istemezsin.Orada sen hem padişah hem kölesin. Finlandiya, İsveç, Norveç, Almanya, Japonya'ya baksana! Orda yürümek, konuşmak, slogan, pankart kısaca insanlık serbest; kabalanmak, babalanmak, kanunsuz, hukuksuz iş yapmak yasak! En iddialı olduğumuz, en hassas mesele inşaatta durum bu...

İnsanca yaşamak hakkı

Birbirimizi üzmeye gerek yok. Halk ne derse; dersini alıp oturacaksın.En yakın arkadaşlar olarak atışıp tutuşuyoruz. Merak etmeyin; halk hakemdir. Biz boş yere nefes tüketiyoruz. Bak; Ankara, İstanbul gibi kocaman şehirler iyi bir istatistik, anket... İstanbul iki sefer imtihana girdi. Halk ikincisinde -dersini gece gündüz çalışmış ki- bir milyona

Tarifsiz kederler

Kıyamet senaryoları yaşadık. Kaat gibi uçtu alelacele yapılmış binalar. Koca Sinan, temel otursun, diye yıllarca beklerken Padişaha şikayet ediliyor. Böyle giderse Süleymaniye daha yıllarca sürer korkusundanSürsün; sana ne! Ehline verilmişse bir iş; sanatkâra karışmayacaksın. Şaire ne diyebilirsin! Çabuk ol, şu mısrayı kaldır, burası birilerini kız