Ünal Bolat

Türkiye

"Sakın geç kalma erken gel!.."

"Yürekleri pır pır etmiş her anneye, ürktüğünü belli etmeyen her babaya ithaf edilebilirdi bu sözler" O yılları yaşamayan bilmez 70'li yıllarda terörün azgınlaştırdığı İstanbul'da okumuş ve gençliğinizi yaşadıysanız, çokça duymuşsunuzdur bu sözü: "Sakın geç kalma erken gel!.." Ne zaman evden çıksanız anneniz ya camdan, ya balkondan ya da kapı önü

"Sen o kişi misin"

"Elindeki kâğıdı uzatınca iki tarafta da bir şaşkınlık yaşandı. Lastikçi 'sen o musun' dedi..." Sonunda nefsini ve şeytanı yenmiş cebindeki lastik parasından bir kısmını çaresiz anneye uzatarak mahcup bir eda ile; "Al bacım, bu para bir müddet seni idare eder, sonrasında da Allah inşallah başka sebepler halk eder" dedi. Kadıncağızın binbir duasın

Taksicinin lastikleri...

"Üç çocuğumla üç gündür aç bekliyorum. Allah rızası için bize yardım edin" diye ağladı anne Okuduğum bir hatırayı, yazanın emeklerine sağlık diyerek buradan sizlerle paylaşıyorum. Kerkük sokaklarında sefalet kol geziyordu. Kim kime yardım edecek destek olacaktı. İşsizlik yaygındı. Çevrede herkes perişandı. Bir yanı yıkılmaya yüz tutmuş evceğizin

"Kötü günün dostu olmaz!.."

"Eşim ve çocuklarım da beni terk ettiler. Belki de haklılar, artık çoluk çocuğa bakamıyordum." Ufak bir tezgâhta yumak, iğne-iplik, tarak, boncuk, tespih gibi şeyler satan yaşlı adamla tanışmamı ve onun varlıktan yokluğa düşüşünü itiraf gibi anlatmasına bugün de devam ediyoruz... Soğan kokularındaki artış nedeniyle rahatsız olan insanlardan bazı

Soğanları stok yapmak isteyince!..

"Tabii, paramız vardı ve peşin parayla üreticiden alıyorduk. Peşin para ile soğanları kolay topluyorduk..." Ufak bir tezgâhta yumak, iğne-iplik, tarak, boncuk, tespih gibi şeyler satan yaşlı adamla tanışmamı ve onun varlıktan yokluğa düşüşünü itiraf gibi anlatmasına bugün de devam ediyorum... "12. ayın başlarına doğru çalışanlarımızla birlikte ke

Bir karaborsacının itirafı!..

"Âdeta malları kapışıyorlardı. Fiyat sorma falan yok. Mal kapışılıyor, ondan sonra para ödeniyordu..." Ben bu adamı ufak bir tezgâhta yumak, iğne-iplik, tarak, boncuk, tespih gibi hem yükte hem de fiyatta hafif objeler satarken tanıdım. Tanıdıkça da hayret ettim İbret aldım Tanışmam aslında şöyle oldu: Ben, bir arkadaşla sohbet ederken Tekirdağ'd

"Hayırdır, yolculuk mu var"

Hanım da şaşırdı: "Hayrola bey, rüya filan mı, gördün yoksa Allah gecinden versin!" Türkiye gazetemizin Kahramanmaraş temsilciliğini yaptığım yıllardaydı... Bir emekli ilköğretim öğretmeni büroya ziyarete geldi. Oturduk. Hoşbeşten sonra "Epeyi zamandan beri gazetenizin abonesiyim. Bilhassa, Bizim Sayfa'yı tamamen okurum. Böyle güzel bir gazete çı

"Senin canın sağ olsun"

"Muavin benden özür diledi, bilemedim dedi. Gönlünü aldım, canın sağ olsun dedim..." Ankara'dan Boyabat'a gidişimle ilgili 1991'de yaşadığım hatıramı paylaşmak istiyorum... Ankara Dışkapı'da bulunan Çankırı Kapı'dan bilet aldım. Sabah saat 09.00'da hareket eden otobüsümüz 12.30'da Doğruyol Tesislerine vardı. Otobüsten inip namazımı eda edecektim

Hayatımın ilk ekmeği

"Ben bile hayatımın ilk ekmeğini öğrencilerin arasında, 45 yaşında yapmış oldum..." Belçika'daki yurt dışı görevim sırasında okul gezilerine katıldım. Bu gezilerde bazı gördüklerim çok ilgimi çekti. Sizinle Paylaşmak istedim... Belçika'nın Anvers (Antwerp) hayvanat bahçesinde kalan hayvanlar için 50 kilometre ötesinde Blankenberge, denilen yerde t

İnsan en kolay kendini aldatırmış!

"Biz yola çıkmaya hazırlanırken kamyon şoförü 'ben de sizinle geleceğim' demesin mi" Yıllar önce bir takvim satışında yaşadığım akıl almaz hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Arabanın yakıt parası vb. derken o konuşmalardan sonra aracın içi buz kesildi. Kimsenin ağzını bıçak açmadı Samsun'a vardığımızda temsilci "Ocak ayı, her taraf bu