"Senin canın sağ olsun"

"Muavin benden özür diledi, bilemedim dedi. Gönlünü aldım, canın sağ olsun dedim..." Ankara'dan Boyabat'a gidişimle ilgili 1991'de yaşadığım hatıramı paylaşmak istiyorum... Ankara Dışkapı'da bulunan Çankırı Kapı'dan bilet aldım. Sabah saat 09.00'da hareket eden otobüsümüz 12.30'da Doğruyol Tesislerine vardı. Otobüsten inip namazımı eda edecektim ki bir de ne göreyim otobüs hareket etti. Peşinden bağırsam da sesimi duyuramadım. Otobüsü kaçırdığıma değil kalan valizime üzülüyordum. Artık yapacak bir şey yoktu. Boyabat'a günde bir defa otobüs vardı. Mecburen Boyabat yoluna yürüdüm. Beş dakikalık mesafedeki yol ayrımına vardım. Elimde tespih bildiğim ne kadar dua varsa okuyordum. El ettiğim araçlar durmuyor yoluna devam ediyordu. Yanımda bir taksi durdu. Bir beyefendi içinden seslendi: "Nereye gidiyorsun evladım" "Boyabat'a gidiyordum. Otobüsümü kaçırdım." "Gel evladım biz Kastamonu'ya gidiyoruz" dedi. Yolda iyi bir sohbet oldu. Beyefendi amca kafa dengi çıktı. İki saatlik yolu ne çabuk vardığımızı bile anlamadım. Kastamonu'da Otogar'da inerken "borcum ne kadar amca" dedim, "Dua et yeter" dedi. Artık buradan sonrasını düşünmüyordum. Aktarma da olsa Boyabat'a gidebilirdim. Kastamonu Boyabat yolu üzerinde ana caddeye çıktım. Gelip geçen her araca el kaldırıyordum. Kimi duruyor, "Küre'ye gidiyorum" diyor, kimi "buradayım" diyor velhasıl Boyabat'a giden çıkmıyordu. Yarım saat kadar sonra 57 Sinop plakalı bir büyük kamyon durdu. Kamyona bindim, kaptana selam verdim. Kaptan "nereye gidiyorsun" dedi. Ben de "Boyabat'a"