"Hayırdır, yolculuk mu var"

Hanım da şaşırdı: "Hayrola bey, rüya filan mı, gördün yoksa Allah gecinden versin!" Türkiye gazetemizin Kahramanmaraş temsilciliğini yaptığım yıllardaydı... Bir emekli ilköğretim öğretmeni büroya ziyarete geldi. Oturduk. Hoşbeşten sonra "Epeyi zamandan beri gazetenizin abonesiyim. Bilhassa, Bizim Sayfa'yı tamamen okurum. Böyle güzel bir gazete çıkaran başta Enver Ören Bey olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. İnanın bu gazetenin Bizim Sayfa'sından o kadar dinî bilgiler edindim ki; anlatamam. Şimdiye kadar teferruat gibi görünen ama çok önemli ve artık toplumda unutulmuş veya en azından tatbikatı unutulmuş bilgiler edindim..." dedi ve "bir misal vereyim" diyerek şunları anlattı: "Kul hakkıyla ilgili bir yazı çıkmıştı. Diyordu ki: (Cenabı Hak, kendisiyle kulu arasındaki günahları affeder veya cezalandırır. Bu, Rabbimizin bileceği iştir, ama kullar arasındaki günahlarda mutlaka adalet olacaktır. Yani ahirette kul haklarından herkes hesaba çekilecektir.) Okudum. Çok duygulandım. Şu yaşıma geldim, kul hakkının bu kadar mühim bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum. Okuduğum günün sabahı kahvaltıda hanıma; "hakkını helâl et hanım!" dedim. Hanım şaşırdı: "Hayrola bey, rüya filan mı, gördün yoksa Allah gecinden versin! Başımızdan eksik etmesin. Ya da bir yere yolculuk filan mı var" deyince; "Ne rüyası hanım, yok öyle bir şey. Yolculuk filan da yok. Gazetede okudum akşam, kul hakkının önemini ve devamlı,