Ünal Bolat

Türkiye

Mülakatta kaybetmişler!..

"Bir öğretmen dedi ki, "Şunu fazla sevince boğup konuşturmayalım, doğruyu söyleyelim" Van'da öğretmenlik yatığım yılları ve bir öğrencimizle ilgili hatıramı bugün de anlatmaya devam ediyorum... Hafta başında okula gittiğimde, öğrencilerle sınava giden öğretmene "hayırlı olsun, kaç öğrencimiz yurda girdi. İnşallah depo tayinimin yapıldığı lisede o

Öğretmenlik yıllarımdan...

"Din kültürü ve ahlak bilgisinden başka Türkçe ve Fen Bilgisi derslerine de girmiştim..." Barbaros, 1993-94 eğitim-öğretim yılında görev yerim olan Van'ın Özalp ilçesindeki Dönerdere İlköğretim Okuluna kayıt yaptıran bir öğrencimizdi. Mezun ettiğimiz Barbaros çalışkan, dürüst, örnek öğrencilerimizden biri idi. Ailesini çok iyi tanıdım. Geçimlerin

Düğün misafirimiz

"Enver Abimizin teşrifiyle kazayı çoktan unuttuk. Güler yüz ve neşe dolu bir merasim oldu..." Başıma gelen enteresan olaylardan evlilik ve düğünümle ilgili yaşadıklarımı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Kaza sonrası Gelin sağımda olduğundan o tarafa bakamıyordum bile... Acı gerçekle yüz yüze gelmekten korkuyordum. Biz can derdinde iken minibü

"Nişanlın bu güzel kız mı"

"Nişanlıma benzer güzel bir kızcağız arkamda duruyordu. Ağzım açık kaldı, dilim tutuldu..." Hey gidi günler hey... Evlilik hazırlığım da evliliğim de bir hatıralar zinciri oluşturur... Evlilik hazırlıklarım sürerken bir de haber aldım ki nişanlım ailecek Erzurum'a gitmişler. Ama resmî evrak için alınmış gün var. Ne yapsak derken o yıllarda Atikali

Gözün aydın delikanlı

"Arkadaşla ikimiz birbirimize sorduk. İkimiz de tanımıyorduk. Birbirimizin tanıdığı zannetmiştik..." Babam anlatmıştı yıllar önce çimento fabrikasında nasıl işe başladığını "O yıllarda mevsimlik işçi olarak çalışırdık. Sene sonu üretim azaldığında kadrosuz işçiler işten çıkarılırdı. Bir dahaki sene ya nasip... Sonbahar geldiğinde içimi bir korku

İstanbul bahçeleri...

"Mevsiminde yenidünyalar, can erikleri, kayısılar, yeşil elmalar gönderilirdi komşulara derin kâseler içerisinde..." Şehrimizin bahçeli evleri vardı çocukluğumuzda. İrili ufaklı ama sulandığında toprak kokan Ortancalar, güller, filbahriler, pembe beyaz zakkumlar ve meyveli ağaçlarla süslü. Sarı renkli üstü fır fır dönen muslukları, mermer kurnala

Türkiye gazetesiyle tanışınca...

"Kaldığımız yurt şehir merkezinden biraz uzaktaydı. Şehir merkezine minibüslerle gidip gelirdik..." Değerli okuyucular, size ben de bir hatıramı gönderiyorum. Daha doğrusu hayatımın anlamını bulduğum bir hatırayı Bizler Afganistan'dan 1993 yılında bir grup öğrenci ile burslu olarak öğrenim görmek için Türkiye'ye geldik. Manisa'nın Akhisar ilçesind

Hasan Dayı'nın lokumu...

"Herkes onun; bu kadar yüksek ücretler ödemeyi sürdürürse, iflâs edeceğini sanıyordu." Hasan Dayı ticaretten anlayan birisiydi. Hatta kendi adını taşıyan dedesi de köy muhtarlığının yüz elli yıl kadar önce, Gebedere denilen bir köyden satın aldığı arazinin borcuna kefil olmuş, bu borcu köy muhtarlığı ödemeyince, kefil olarak o ödemiş ve doğal ola

Niye önce söylemedin

"Hayriye Tüccar beratı, Müslümanlara; Avrupa Tüccar beratları da Osmanlı tebaası gayrimüslim vatandaşlara verilirdi..." Rahmetli Enver Abiyle ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Kendilerine hat yazılarıyla ilgili bilgi arz ederken bu konuda Nasrettin Hocaya atfedilen fıkradan söz açınca anlat buyurmuşlardı "Nasreddin Hoca'ya bir