"Kötü günün dostu olmaz!.."

"Eşim ve çocuklarım da beni terk ettiler. Belki de haklılar, artık çoluk çocuğa bakamıyordum." Ufak bir tezgâhta yumak, iğne-iplik, tarak, boncuk, tespih gibi şeyler satan yaşlı adamla tanışmamı ve onun varlıktan yokluğa düşüşünü itiraf gibi anlatmasına bugün de devam ediyoruz... Soğan kokularındaki artış nedeniyle rahatsız olan insanlardan bazıları şikâyet etmişler. Zabıta şikâyet üzerine depolarımızdan bazılarına baskın yaptı. Bize birçok maddeden ceza yazdı. Ama asıl cezamız gerideymiş de haberimiz yokmuş! Çünkü ne kadar temizlersek temizleyelim dayanma süresi dolmaya başlayan soğanlar sürekli çürüyordu. Bir müddet sonra temizlenen soğanlar da tekrar çürümeye başlamıştı. Bu panik ile soğanları satışa çıkardık ama ha deyince perakende olarak satamıyorsunuz ki. Toptan vermek isteseniz alan yok ki Yüksek fiyat hayaliyle elimizde biriktirdiğimiz soğanları şimdi ucuz fiyatla satmak istememize rağmen temizlenen soğanlar da elimizde kaldı. Onlar da aşırı rahatsızlık veriyordu. Bunun üzerine traktörler ve yeni işçiler tutarak soğanları depolardan taşıttım. Bu arada soğan dökülen yerlerin bazıları için de ceza yazıldı. Çok sayıda çalışanıma ve sonradan tuttuğum işçilere para döktüm. Soğanın belki de 15'ini ancak paraya çevirebildim. Arabalarımı sattım. Onların paraları dahi soğanın verdiği zararlardan beni kurtaramadı. Oturduğum dairem de elimden gitti. "Kötü günün dostu olmaz" derler ya. Eşim ve çocuklarım da beni terk ettiler. Belki de haklılar. Öyle duruma düşmüştüm ki artık çoluk çocuğa bakamıyordum. Beni zorunlu terk ettiler ve köye gittiler.