Bekir Fuat

Karar

Bazı kitaplar vardır; rafta durmaz, bekler

Kitapevine düşmüştür yolumuz. Bir raftan uzanır elimiz, bir kapağa takılır gözümüz, bir başlık çağırır bizi. Kitapları seçtiğimizi düşünürüz. Oysa asıl olan, kitabın -kitapların- insanı seçmesidir. "Bazı" kitapların bizi seçtiğine inanırım. Bazı kitaplar vardır, ne aradığımızı bilmediğimiz bir anda çıkar karşımıza. Bir cümlesiyle durdurur bizi. Bir

Dermanı dertte arayan ses

Bazı sözler vardır, insanın içinden değil, içini aşan bir yerden gelir.Bir sır gibi iner gönle."Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş" diyen o ses…Niyâzî-i Mısrî'nin sesidir.17. yüzyıl Malatya'sında doğan Mısrî, medrese ilimleriyle yoğruldu. Öğrendiklerinin ardında hep daha derin bir hakikat aradı; kendi içini aşan o sese tutunarak yürüdü

Anların izinde

Her adım ardımızda bir iz bırakır. Bir yoldayız. Uzun, inişli çıkışlı. Zaman zaman ıssız, kimi vakit kalabalık.Bazen dümdüz bir patika gibi akar önümüzden, bazense kıvrıla kıvrıla sarar benliğimizi. İnsan bu yolculukta attığı her adımın, yaşadığı her ânın bir anlam taşımasını ister.Ne gariptir ki çoğu zaman yaşadıklarımızın kıymetini ancak onlar ge

Akıl çağında / gönlün çağrısı

Gönlün halleri kelimelerle tam anlatılamaz. Orada çiçekler, yıldızlar, garipler var. Gönül, gariplerin suretidir.Gönülden tanışık olmamız da bundan. Sebepsiz ve hesapsız oluşumuz da… Akıl bir hesap makinesi gibi işlerken, gönül bir rüya gibi akar, rasyonelin ulaşamadığı derinliklerde sessizce gezinir.Anlatmaya kalksan eksik kalır, dinlemeye yeltens

Gurbetin hikâyesi

İnsan, yeryüzüne düştüğü gün başladı düşünmeye.Cennetteydi. Kevser şarabını kana kana içiyor, misk ve amber kokuları arasında, Rıdvan ağacının gölgesinde, bitimsiz bir huzurun içinde yaşıyordu. Düşünmek yoktu. Çünkü soru yoktu, eksiklik yoktu, acı yoktu.Ama artık yeryüzündeydi…Düşünmek, onun dünyayla tanıştığı ilk çileydi belki de. O günden sonra h

Yolun sırrı

Dünya, sevinçlerin, kederlerin ve umutların yol işaretleri gibi karşımıza çıktığı bir yer.Şahit olduklarımız satırlara dökülür, içimize sızar.Yürürüz, konuşuruz; durur, bekleriz. Arar, bulur, yeniden yollara düşeriz.İnsan da vakit tamamlanana kadar o yolda yürüyecek, her kervanda bir meziyet, her tenhada bir güzellik arayacaktır.Kelam taşırız; kend

Bir kelebeğin kapanan kanatları

Yavuz Gürhan, nam-ı diğer "Kelebek Yavuz," 69 yıllık ömrünün tam 45 yılını cezaevlerinde geçirmiş bir adam. Henüz 15 yaşındayken karıştığı bir olayla başlayan tutukluluk serüveni, elliden fazla farklı cezaevine uğramasıyla adeta bir rekora dönüşmüş.Hayatı boyunca yalnızca birkaç ay özgür kalabilmiş. Çoğu zaman dört duvar arasında hayata tutunmaya ç

Sözlerin donukluğunda/ sessizliğin derinliğine

Her şeyi sözlere indirgeme konusunda bir ısrarımız var. Bu zamanla zihinsel bir alışkanlığa dönüşüyor ve bizi kendi içine çekerek geri dönemeyeceğimiz bir noktaya sürüklüyor.Sözlerin ifade gücünü inkâr etmek mümkün değil. Ama bazen, bu ifadeler sınırlarını aşamaz. Sözler ne kadar güçlü olursa olsun, derinlikleri tam anlamıyla açığa çıkaramayabilir.

Erciyes'in gölgesinde Sinan

Erciyes, doğup büyüdüğüm toprak. Köyümdür, gönlümdür. Erciyes'e baka baka büyüdüm diyebilirim.Biz Erciyes'in çocukları yönümüzü Kâbe'ye, Erciyes'e bakarak buluruz. Öyle yöneliriz, öyle yürürüz.Başı hep dumanlı, zirvesi hep karlıdır.Çocukken o tepeyi hep merak ettim. Bir gün zirvesine çıkabilmenin hayallerini kurdum. Çıktım da. Çok özel bir macerayd

Vatanın bir kış günü

Könül ayrılmayır öz baharındanilham baharından, söz baharından.deyirem, vetenin birce kış günü,yahşıdır gurbetin yüz baharındanNebi HezriBirkaç gündür Nebi Hezri okuyorum. Derya deniz bir şair…Şiirlerinde, vatanın bir kış gününü bile gurbetin yüz baharına değişmeyen bir sadakat var.1924'te "rüzgârlar şehri" Abşeron'da, Azerbaycan'da doğar Hezri.Abş