Bekir Fuat

Karar

Hazret, nereye gidiyorsun

Kaldığı yerde sabit duranın alnından öpelim. Öyle hayalden gerçeğe, sudan ateşe, bahardan hayatın solgunluğuna aniden ve fark etmeksizin düştüğümüz, bunu da ruhumuzla ince ince hissettiğimiz günlerdeyiz.Dünyanın hakikatinin böyle oluşundan ziyade, hani kendimizi ziyaret ettiğimizde, yani küçük dünyamızda neşeye hürmet, gâma hayret etmeliydik. Oysa

Yankılı kuyu

Sokağın hikâyesi başka, dertlerin hikâyesi başka, kavganın hikâyesi başka. Her bir şey nasıl da hemen yamacımızda. Yanaştığımız her ateş nasıl da büyüyüp dağ oluyor karşımızda.Ya sesimiz Nasıl yer buluyor kendine bütün olup bitenler arasında.Ya kapı çalar uyanırım, ya sen ararsın, ya da ölüm gelir uyanırım uykulardan. Sular seller gibi ezberlediğim

Gazze'nin kaderi Ankara'nın kaderi

Derin analizler yapacak değilim. Uluslararası ilişkiler uzmanı değilim. Bu toprakların türküsünü söylemeye çalışan bir adamım. Bu topraklarda yaşayan insanların ortak bir kaderi paylaştıklarına, mazlumların dayanışmasına inanırım.Topraklarımızda kaynakların çok sağlam ve yerinde kullanılmadığını görüyorum. Başımı hafifçe soldan sağa doğru çevirdiği

İçimiz hasret ülkesi

Hemen her gün sorular sorar, cevaplar arar, bir şeyler kurcalar, yürüyüşü ve arayışı sürdürürüz.Bizi yaşatan bir dert vardır. O sızıdır bizi yaşatan; yeni doğumlara gebe bırakan. Aynı sızıdır kendimizi yontan, derdimizi azık ettiren, içimize yolculuğa çıkaran.Dünyaya bakmaktan içimize bakmaya vakit bulamıyoruz. İçimiz hasret ülkesi. İçimiz suya, öl

Akıl fenerdir, yürüyense kalbimiz

İyi insan olmak için, insanlara bakmak lazım. İyi insan olmak için yine insana ihtiyacımız var. Okumakla, yazmakla, makamla değil tefekkür ile olacak ne olacaksa. Kendini anlatan insan yalancı değilse de boş boğazdır. Allah'ın tuttuğu hesabı unutup insanların tuttuğu hesabı önemsemek insanın karakterini ele verir.İnsan kendi sevgisinden emin olur s

İçimizdeki öd acısı

Ortaokuldayken bir arkadaşım vardı bana bir şeyler öğreten. Babası subay, kendisi Cüneyt olan tatlı bir arkadaş. Bir gün yine okuldayız, Cüneyt ile yan yana sıralarımız. Öğretmen geldi, "arama" yapacağını söyleyerek üstümüzü başımızı aramaya, çantalarımızı kurcalamaya başladı. Cüneyt'in çantasından kocaman bir zarf çıktı. Bu ne, dedi hoca. Dayımın

Körün gördükleri

Bugün sizi Mesut Hekimhan dostumuzun hikâyesine davet ediyorum. Küçücük sıcacık bir mektup marifetiyle öğrendiğim hikâyesine"Gözümün nuru dostum, körün gördüklerini görmek ister misin Henüz ortaokul son sınıftaydım, gözlerimi kaybettiğimde. Farkında değildim "gözleri görmemek" ne demektir. Sosyal çevrem nasıl olacaktı, eğitim hayatım ve ömrümün ger

Hal ve gidişimiz

Muhterem Fethi Gemuhluoğlu bir toplantıda "Dostluk" üzerine konuşur. Konuşmasının bir yerinde şöyle söyler:"Beyefendiler, günahlarınız bile şevk içinde olsun, eğer günah işleyecekseniz. Şevki seçiniz. Aşkı seçiniz. Ben aşksız insanlar görüyorum. Huzur içinde uyuyorlar, gidiyorlar, gülüyorlar, vitrinlere bakıyorlar, hâlâ büyük büyük pazarlıklar peşi

Mahcubiyet değil mağlubiyet

Modern çağın insanı tuhaf bir hayat sürüyor.Kimsenin görmediğini düşündüğü an her şeyi yapabilir mesela.Yakalanmadığı sürece her şeyi yapabilir; gaddarlık, barbarlık, hak hukuk tanımazlıkModern çağın insanı tuhaf. Gerçekleştirmeyi düşündüğü hedefler için her şeyi araçsallaştırabilir. Hedefe ulaşmak için her yol mübah.Modern çağın insanı utanmıyor.

Zamanın ruhu kelimenin ruhu

Kelime, canlıdır. İnsanın içinde nasıl yaşarsa hayatın ortasında da aynı şekilde yaşar. İnsanda tutunamayan kelimeler, dışarıda da kendine sağlam bir yer bulamaz. Kelimenin de bir mayası var. Güçlü bir kelime yazıyı ve şiiri taşıyan sütunlar gibi hayatı da temelinden kavrar, onu büyük bir mana ile yeniden inşa eder. Kelime, bütünlüğü olan her şeye