Ali Hakkoymaz

Yeni Asya

Hayatî şeyler

Hayat, âşığım sana; Hem de bir görüşte!SÜKÛNETİ ÖZLEMEK Ulu sözü dinlemeyen ulur! Öfkeyle kalkan; zararla oturur! Anormal durumlarda; bir sefer daha akıllı, kalpli olmak lüzûmu öne çıkıyor! Yaşamak gürültüye gelmez. Sükûnetin olmadığı yerde; acele işe karışan ellerini ovuşturur! Sizi bilmem; ben sükûneti özledim. Kim kimi duyar bu gürültüde! Bir de

Cimrilik, aşk, ümit

Önemli hastalıklarımızdan biri de cimrilik... Selâm cimriliğimizden sofra cimriliğine uzanır bu liste...Cimrilik ve korkaklık; cömertlik ve cesaret beraber gezermiş; bu da hatırda dura! Aman, kimseler görmeden geçip gideyim şuradan! Şunu tek başıma yiyeyim yalnızlığına, hırsızlama tavırlara atıyoruz kendi kendimizi. Bu bizim dünyaya yapışıp kalmışl

Bayramı beklerken

ŞİİRBir gün gelecek o bayram. Hak kiminse onun olacak. Yalan susacak. Doğruluk doğacak her yerden. Kuşların yuvası bozulmayacak. Karınca ezilmeyecek. Hah işte bu ekmek... Bu aradığımız yürek denecek. Aynalarda pırıl pırıl bir şey... Gözyaşlarımdaki tebessüm... İnsanlık denilen sûret... Sevinçten ebedî gülecek. O bayram gelecek bir gün; O sons

"Tegafül Sineması"

Hayat bir sinema; Kendimizi sınama... Cüneyt Arkın... Bu da hayal sinemasını bitirip perde ardına gidenler listesine yazıldı. O çok az da olsa sinemalı, tiyatrolu günlerimi hatırladım. Sinemadan, tiyatrodan çıkınca gözlerimizi ovuştururduk. (Ah, ne günler yaşamışız, ha!) Dünya da tıpkı öyle işte! İçerisi mi yoksa dışarısı mı hayal diye de ovuyor ol

Sanat öldü; yaşasın beton!

Şiir elbette "para" etmiyor.Bu parasız şey şiirle de sınırlı değil... Hemen hemen "sanat" adına ne varsa... Bu bir arz-talep meselesi... Yani sanat "dünya dışı" bir dünya olsa gerek... Burada menfaat öne çıkıyor. Para, makam, mekân, giyim kuşam gibi elle tutulur, gözle görülür şeyler sonsuzluk adına olan ne çok şeyi perdeliyor. Bu durumda sizin de

Son ağaç

Cehalet bütün kötülüklerin anasıdır.Yerin göğün yüzkarasısıdır. Bu cehalet var ya bu amansız düşman... Bu çok kötü ne menem şey... Heey, hey! Ateşe verir âlemi. Fukaralık cehaletin danası... Kutuplaşma bunların babasıdır. Yaz kızım: Büyük karanlık alanda çıkan cehalet yangınının... Yoksa şöyle miydi: Büyük cehalet alanında çıkan... Karman çorman ya

Risale günlüğü

RİSALE-i NUR: TÜRKÇE GÜZELİ(1) Söz'ü okuduk bu akşam. Şöyle bi' duraladım. Baktım ki dünya ve ahiret saadetinin anahtarını, formülünü önüme atıyor. Fert ve cemiyet halinde yaşamanın incelikleri sıralanmış ve insan olmanın kapısı ardına kadar aralanmış. Hakiki medeniyetin reçetesi bu bi'kaç sayfada verilmiş. Risale'nin dili nedense bugün daha bi' ba

Haziran bahçesi

Haziran soluğu...Yine birdenbire... Ta, çocukluğumun yazları... Mayıs'tan sarkan iğdelerin beni hâlâ her köşe başında esir alışı... Yok, yok; hanımelleri de tutar ellerimden... Bir demet yasemen, -"aşkımın tek hatırası" diye ünlenen- duvarları mesken tutar. Ve ben böyle her seferinde... hazırlıksız yakalanırım bütün mevsim girişlerine. Ve belki de

İstanbul günlüğü

Şiire düşer yolu sık sık İstanbul'un.İstanbul; tarihin ve tabiatın ortasında bir şehirdi. Gurbete gelmiştim. Okumak için... Sonra gördüm ki bu şehir gurbet değil; ben bu şehre gurbetmişim! Yıllarımı aldı ama ısındık birbirimize. Sonra ne olduysa oldu; rantçıların kurbanı oldu bu tarih ve tabiat kokan şehir. Şimdi bu acımasız betonların yükseldiği ş

Mayıs'a yaslı mısralar Mayıs fısıltıları

MAYIS DEKLANŞÖRÜMayıs... Bir yaz hevesi uyandırır ...bahçelerde ...çiçek ve meyve ...kokuları iç içe... ...telâşsız ...bir "ay" fotoğrafı bırakır. Bende gençliğin... ...vedasını bir kabulleniş gibi... Kalp atışları mütevazı ritmini vurur. Bir yanda olgunluğu gençliğimin; Bir yanda orta yaş ev sahipliği... Ah, bu yeni hallere uğrayış...lardaki o taz