İstanbul mavisi sözler

Üsküdar-Eminönü arası... Rüzgâr, martılar ve dahası...KAHIRLI ŞEHİR Anadolu'yu bırakan, ver elini İstanbul, diye diye doldu da taştı bu kahırlı şehir. Niye İş yok! Bu niye Niyesini işin başına geçenler düşünecek; bizler de düşünmenin kapısını aralayacağız. Her şeyimiz var, var da... formaliteleriresmiyeti aşıp ciddiyeteişin aslına dönemiyoruz. O zaman bütün şehirler İstanbul'a gelsin; bu iş bitsin! İSTANBUL KIYAMETİ İstanbul'a geldiğim yıllarda İstanbul daha çok İstanbul'du. Eşyalarıma da vefalı olduğumdan mıdır, nedir; bu İstanbul'u İstanbul'dan koparmalar beni derinden yaraladı, yaralıyor. Ben de seviyorum yeni eşyalar kullanmayı. Eşyanın yenisi; dostun eskisi... tamam... Ancak İstanbul, eşya değil; dost, arkadaş, sevgili... Bir dosta, sevgiliye bu yapılanlar kesinlikle reva değil. İstanbul beyfendi bir şehirdir ve gazabından çekinin derim. Vinç girmemesi gereken şehirleri sayayım mı: Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Kudüs-i Şerif, Aziz İstanbul, Barla-ı Nuriye. Sen gel, silüetin arasına o binaları sok ve Süleymaniye'nin önüne de beton yığmaya çalış. Sinan'ın kemiklerini sızlatmaya yemin mi edildi! İstanbul artık çivi çakılacak yer değil. Yoksa kıyamet koptu da haberiz mi yok! Dünyaları gezip geliyorsunuz; ne hikmetse oraların işinize yarayan hiçbi' şeyi yok muEskiler: "Herkes, yerinde yıprasın!" derdi. Devlet; "saadet" demek... Hani, nerede Millet, keyfinden yerini yurdunu bırakıp İstanbullara gelmez. Kollarınızı sıvayın; yoksa gidin dersinizi çalışın öyle gelin idareye, mühendisliğe, öğretmenliğe... Bildiğini sanmakla bilmek aynı şey değil; hele yapmak hiç değil! Bütün şehirleri birbirine benzettik. Doğduğum şehir benimle konuşmuyor gayrı. Eski evler, eski mahalleler, tarih, tabiat, hatıralar, bağlar, bahçeler, çaylar, pınarlar... betona, asfalta, ranta dönüştü ve dönüşmeye devam ediyor. Savaşta yerle bir olmuş Almanya tarihine sahip çıkarken bize ne oluyorsa! Tarihe yolculuk için Yunanistan'a, İtalya'ya, Avusturya'ya mı gidelim! Meselâ İstanbul'dan ne kadar "İstanbul" kaldı! Herhalde kıyamet öncesi bir "kıyamet" olsa gerek... Tarihe ve tabiata dokunsa dokunsa cehalet dokunur. Öyle ya... altının kıymetini sarraf bilir. Yahya Kemal, Tanpınar iyi ki böyle bir İstanbul'u görmedi. AÇIK HAVA MÜZESİ Bir şeyler yapmalıyız. İstanbul can çekişiyor. İstanbul'un İstanbul'a ihtiyacı var. Meselâ İstanbul'un meydanları, meydandan çekildi; iyi mi! Nerede Üsküdar'ın meydanı O meydandaki Osmanlı çınarlarıMeydanı olmayan şehirlerin ufku olabilir mi! Meselâ Osmanlı çeşmelerinin hepsinden o İstanbul suları akmalı... Yolları, binaları titreten kepçelerin, yollara sığmayan inşaat tırlarının "Açık Hava Müzesi" İstanbul'da ne işi olabilir; İstanbul'u İstanbul'dan uzaklaştırmaktan başka! İstanbul bu yükü çekmiyor, çekemez. İstanbul şiir şehir... Sihir şehir... İnce şehir... İnci şehir... Biz sandık ki İstanbul kolay lokma. Yer bitiririz. Yıkar yükleriz. İstanbul çetin ceviz; öyle kolay değil... Hor bakanın, horlayanın boğazında kalır. İstanbul, açların doyduğu; açgözlülerin aç kaldığı şehir... Nerden mi belli! Bu da ancak kalbi olanlara âşikar... İSTANBUL AYNASI İstanbul yağmur... İstanbul ikindi... İstanbul gri bulutlar şimdi... Bir şeye küsmüş gibi... İlgisiz kalmış gibi... Biraz gözyaşı gibi... İstanbul; ne zaman baksam; Benim aynam gibi... Payitaht'ın sallanması; dünyanın