Cimrilik, aşk, ümit

Önemli hastalıklarımızdan biri de cimrilik... Selâm cimriliğimizden sofra cimriliğine uzanır bu liste...Cimrilik ve korkaklık; cömertlik ve cesaret beraber gezermiş; bu da hatırda dura! Aman, kimseler görmeden geçip gideyim şuradan! Şunu tek başıma yiyeyim yalnızlığına, hırsızlama tavırlara atıyoruz kendi kendimizi. Bu bizim dünyaya yapışıp kalmışlığımız... dünyayı ebedî sanışımız... hayra alâmet değil... Parasını pulunu yiyemeden, evini oturamadan, çulunu giyemeden bırakıp gidenler de pek ibret olmuyor demek ki! O, her şeyi veriyor; buradan bize bir yol gösteriyor; biz saklıyoruz, biriktiriyoruz. Dünyanın yarısı aç... Ülkemizde yoksulluk, açlık sınırında milyonlar var. Herkese yetecek, artacak yiyecek, içecek var da... bu cimriler, bu israf, bu ben kazandım kibri var ya... Bilenlerin de bu cimriliği, israfı -hele ve öncelikle bu devletteki dev israfı- anlatacak cesaretleri mi yok, onlar da ilim cimrisi midir nedir; kendilerine kalsın da bu... -ama olmaz ki- hakikati saklamakta çok "cömertiz", ha! Aşk; değil gözden; gönülden de taşan şeye derler. Aşkı (gönlünde) büyüt şimdi. Ki insanlığın nefesinin daraldığı demlerde; yolu açacak, çölü geçecek, dağı delecek âşıklardır. Dünya, aşkını kaybetti. Aşkı "makam" sandı. "Şöhret" sandı. "Mecazî cezbeler"den ne varsa "aşk" sandı. Hakiki aşk olmadan da yandı, bitti, kül oldu. "O aşk"ta yansa gül olacaktı. Şimdi çığlık çığlığa çöldeyiz. Şimdi dağlar gerildi önümüze. Şimdi cimriliğimizin cenderesinde sıkıştık kaldık. Bu cenderelerden ufka, maviliklere, dalgaları aşıp ötelere, sonsuzluğun derin, sade, sakin iklimlerine taşınmak için bir şeye ihtiyacımız var: Ümide... Doktorun hastasıyla, öğretmenin öğrencileriyle, idarecilerin halkıyla konuşurken ses tonları, jest ve mimikleri de şefkatin, ümidin kapılarını aralamalı... Sürekli savaş halinde gibi hallerden azadelik gerek... Yüreklerimizde aşk kıpırtıları kalmamışsa değil ağır yükleri; tüyü bile kaldıramayız. Zaten öyleyiz. Aşkla, ümitle yazılmayanyapılmayan ilaçlarda şifa olur mu! Kendinden geçilmeden verilen hutbelerin, anlatılan derslerin tesiri ne kadar ki... Halkın dertlerinin