Yusuf Ziya Cömert

Karar

Türkiye otobüsünün arka koltukları

Türkiye'nin doğusu ve güneydoğusu yolcu otobüslerinin arka koltukları gibi.Otobüsün önü ve arkası olur. Devletin önü arkası olur muOlmasa daha iyi, ama ülkemizin doğusunun gördüğü muamele böyle.Yolu doğuya düşen batıya dönmenin çaresini arıyor.Hemen bütün memuriyetlerde 'şark hizmeti' bir an önce tamamlanması istenen bir yükümlülük.Bayrağımızın dal

Görevi kim için yapıyorsa tanrısı odur

Beşir (Atalay) Hoca hisleri dışarıdan bakılınca görülebilen birisi değildir.İçten pazarlıklı, hesapçı, soğuk nevale birinden mi bahsediyorumTam tersi. Bu sıfatlar 'Beşir Abi'ye hiç uymaz ve yakışmaz.Dosttur, içtendir, 'ağabey'dir ama siz karşıdan baktığınızda farkına varamayabilirsiniz.Şubat dönemiydi galiba, Mustafa Çelik mezun oluyordu, Ankara'ya

İyi adamlarımızın Çanakkale'de şehit olduğu doğruymuş

"Kalk ayağa ve ilerleKatliam şehrine doğru, şehrin avlusunaDokun kendi ellerinle, başındaki gözlerinleAğaca, taşa, tel örgülere, duvardaki sıvayaSerpilmiş kanları ve kurumuş ölü beyinlerini görİlerle yıkıntılara, parçalanmış duvarlara doğruBoşluk derinleşmiş, gedik büyümüşYıkılmış ocağı geç, çökmüş duvara ulaşYanık ve çıplak tuğlalar, kararmış taşl

Sırrı'yı nasıl bilirdiniz

Sizi bilmem, ben kendi bildiklerimden bahsedeceğim.Şu dünyadaki güzel şeylerden biridir Sırrı Süreyya Önder'in sohbetinde bulunmak.'Yerli ve milli' diye bir tabir var, yerli yersiz kullanılıyor. Sırrı için kullanılsa isabet olur.Burun kıvıranlar olabilir. Bu bir hastalık; aciz kaldığınızda burnunuzu kıvırırsınız. Bir nevi savunma. Burnunuza sığınma

Biz giderken Beşir Hoca geliyordu

"Sen giderken biz geliyorduk" diye bir laf var, bilirsiniz.Hemen çağrışım yaptı, "Senin bildiğin kadar benim unuttuğum var"ı hatırıma getirdi.Niçin söyleriz "Sen giderken biz geliyorduk"uTecrübeyi, kıdemi vurgulamak için.Senin geçtiğin yollardan biz çook önceden geçtik demek için.Bir ay olmuştur, Beşir Atalay Hoca'nın hatıraları çıktı. "Dünden Bugü

Terörsüz mü hukuksuz mu

Barış süreci, ikinci çözüm süreci, terörsüz Türkiye, ne derseniz deyin, eğer kazasız belasız, iyi işler başladığı zaman söylerler ya Allah tamamına erdirsin, tamamına erebilirse eğer milli bir bayram ilan edilip her sene kutlanmaya değer.Halkın oylarıyla Meclis'e giren ve Meclis'te grup kuran bir partinin, DEM'in terörün uzantısı olduğu ileri sürül

Âdem değil 'adem

Yurtdışına gidiyoruz, uçağın yolcuları gazeteciler, iş adamları ve siyasetçiler. İnsanların çoğu birbirini tanıyor. Herkes birbiriyle konuşuyor.Ak partinin yeni iktidar olduğu yıllar. Bir arkadaşımız yakınımda bir yerde yerel yönetimlerle ilgili düzenlemeler hakkında bir şeyler anlatıyor. Ara sıra benim gözüme de bakıyor.Ak Partinin âdem-i merkeziy

Keyfime göre deprem hocası

Rahmetli Çömezoğlu Muzaffer, dilbaz bir adamdı. Trabzon'dan, bizim köyden kalkmışlar, Düzce'ye yerleşmişler. Babamla İmamlar'daki evlerine gittiğimizi hatırlıyorum.Nereden açıldıysa bir deprem lafı açıldı. Henüz 17 Ağustos depremi falan yok ortada, çok eski, 70'ler.Babam İsmail Cömert müftü ya, babamın tasdik edeceği bir laf söylemeye çalışıyor."De

Devletlerin 'Kiramen Katibin'i

Romanya diktatöre Çavuşesku 70'lerde ülkesinde yeni yeni gelişen bilgisayar teknolojisinden tedirgin oluyor. 1976'da ülkenin ilk bilgisayar bilimcilerinden Gheorghe Iosifesku'nun Hesap Merkezi'ndeki ofisine bir ajan gönderiyor. Ajan, sabah erkenden Iosifesku'nun ofisine geliyor, bir sandalye çekip yanına oturuyor. 13 yıl boyunca, Çavuşesku devrilen

İktidarı kaybetme korkusu deprem korkusuna galip geliyor

Beceriksizliğimizin yüzölçümü ülkemizin yüzölçümünden geniş.İstanbul depremine hazırlanmak için Allahu Teala bize lazım olan süreden daha fazlasını verdi.Aklımız, güya 17 Ağustos depreminden sonra başımıza gelmişti.Yani 1999'da.İstanbul depremi son kez kapımızı 6,2 şiddetinde çaldığı güne kadar 26 sene geçti.26 senede İstanbul depreme hazırlıklı ha