Biz yanlış yürütülmüş bir neslin çocuklarıyız

Ezel Erverdi ve İsmail Kara'nın birlikte derledikleri Nurettin Topçu'nun tarih sırasına göre "Bütün Yazıları"nı iki ciltte toplayan kitaba dair yazımı mahsus uzattım.

Topçu'nun birçok yazısı yazıldığı dönemi anlamamız bakımından ayrıca kıymetli.

O dönemin yani 1940'lı, 50'li yılların milliyetçiliğini, Türkçülüğünü, İslamcılığını… Topçu'nun anladığı ve anlattığı şekliyle Anadoluculuğu, İslam sosyalizmini.

O yıllarda milliyetçilik, İslamcılık, Türkçülük, birbirinin çok yakınında.

Aralarında ufak tefek söylem farklılıkları olmasına rağmen hepsini bir paketin içine doldurup paketin üstüne 'sağcılık' yazsanız çok yadırganmaz.

Sosyalizm ayrı.

Evet, Arap dünyasında hatta Hindistan Müslümanları arasında, de İslam sosyalizmine bir sempati var.

Nurettin Topçu'nun sosyalizmi sözünü ettiğim sosyalizmin iktibas edilmesi mahiyetinde değil. Bütün dünyada sosyalist eğilimlerin yükselmesine sebep olan rüzgâr Türkiye'ye de ulaşmış dolayısıyla Topçu'yu da etkilemiş olabilir.

Hak, adalet, emek, emperyalizme, sömürünün her türlüsüne karşı olmak ya doğrudan İslam'a aittir ya da en azından İslam'la barışıktır.

Nurettin Topçu'nun anlattığı sosyalizm de dinin ve emeğin sömürülmesine karşı bir sosyalizmdir.

Topçu din tacirliğini de kuvvetle eleştirir. Üfürükçülere, muskacılara, türbecilere, şeyhlerin, mollaların İslam'ı temsil ve kullanma şekillerine şiddetle karşıdır.

40'lı 50'li yıllar aynı zamanda Marshall yardımı dönemleridir.

ABD bize ve bize benzeyen ülkelere sadece müstamel silahlar, süttozu, Amerikan yağları göndermedi. Antikomünizm de gönderdi.

"Sağ' tabir ettiğimiz geniş kitleler içinde süttozundan yapılmış sütten içmeyenler vardır muhtemelen. Ama 'antikomünizm' ilacından içmeyen hemen hemen hiç yoktur.

Nurettin Topçu'nun önerdiği 'sosyalizm' hem sağcılar hem solcular tarafından komünizmin bir ön aşaması sayılıyordu.

Bu yüzden çok az kimse Topçu'nun ne kastettiğini anlamaya çalıştı.

O günlerde topluma zerk edilen 'antikomünizm' ve sağcılık virüsü bugün muhafazakâr olarak adlandırılan kitlelerin yeni düzene, adaletsizlik, yolsuzluk, ne varsa hepsine intibak etmesini, hepsini afiyetle hazmetmesini kolaylaştırmış mıdır

Zannediyorum kolaylaştırmıştır.

Tercih ettiği çizgi Nurettin Topçu'nu bazı kritik zamanlarda büyük yanlışlardan korumuştur.

Şöyle anlatayım:

'Durduğumuz yer'e kimse güvenmesin. Hele yürüdüğümüz yere, hiç!

Biz, ABD'nin 6. Filo'sunun Boğaz'a demirleyişini protesto eden solcu gençlere saldırmak üzere yürütülmüş bir neslin çocuklarıyız.

Kendilerinden en emin, kendilerini Allah'a en yakın hissettikleri bir vakitte cürüm işleyen bir kuşağın çocukları.

Sene 1969'du.

Sokakta, babam yaşında adamlara katılıp yürüyebilecek, slogan atabilecek yaşta değildim. Ama gazete okuyabiliyordum.

Hangi gazete derseniz, tabii ki Mehmet Şevket Eygi'nin bugün gazetesi.

Müslümanlar, komünistlere karşı yürüyor. Ara sıra çatışıyorlar.

Bizimkiler 'Müslüman,' 6. Filo'yu protesto edenler 'komünist.'

'Müslüman'lar Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan adlı iki genci bıçaklayarak öldürüyorlar.