Yetenekli Kalemler

Türkiye

Özbekçe metinlerde uydurukça göremedim

Kadim lisanımız Türkçe, Öztürkçecilik cereyanında darbe almıştır. Bu akımda dilimize yerleşmiş, 1000 yıllık kelimelerimiz Arapça, Farsça kökenli diye kitaplardan ve neşriyattan atıldı. Hikâyesi, ağırlığı olan kelimelerin yenileri uyduruldu. Osmanlı kelime hazinesi heba edildi.Dilde sadeleşmede maksat "güya" Türk dünyasıyla bağ kurmaktır.Uydurulan,

Mutluluk eşittir huzur demektir

Hayat, bazen istemediğimiz yerde bulundurur bizi. İstemediğimiz olaylarla karşılaştırır. İstemediğimiz kişilerin arasında oturtur. Eğer yoksa çevresinde kendisine iyi gelen birileri, o zaman uzlet en güzel şifadır. Herkesten ve her şeyden olabildiğince uzaklaşmak, mesafeyi korumak, kabuğuna çekilmek bu çağda kendimize yapacağımız en güzel iyiliktir

Yanlış yoldan hakka...

Bu yazımda değişim kavramını insani ve edebîbir dille ele almaya çalışacağım. Amacım değerli okuyucularımıza hem düşündüren hem umut aşılayan bir yazı sunmak. Bu çalışma bu üslup ve amaçla kaleme alınmıştır.İnsan değişir… Hem de bazen tek bir an, tek bir söz, tek bir bakış ile.Kimi zaman ömür boyu sürer sandığımız yanlış yürüyüş, bir kalp atışında

Sema'nın denemeleri

Tercihler ve ihtimaller:Çoğumuz bazı şeylerin değerini çok geç anlıyoruz. Farklı seçimler ve farklı sonlarla. Bir insan aile sevgisinin değerini, ailesini kaybettikten sonra anlar, hiç ailesi olmayanlar ise doğuştan kalbinde olan boşluktan anlar. Bazılarımız bilerek sigara içer, bazıları genetik faktörlerden akciğer kanseridir. Bu iki kişinin tek o

Her şey bir "tık" uzağımızdayken

Arzuhâlcilerden söz etmiştik dün dilimiz döndüğünce. Çocukluğumun arzuhâlcilerini yâd etmiştik… Onların sözleri yalnızca kâğıtta değil, kalplerde yankılanırdı. Kimi veda yemeklerinde, toplantılarda, halk adına öyle duygulu konuşmalar yaparlardı ki, gözler dolar, gönüller yumuşardı. Sır saklamak, dedikodu yapmamak, bilgiyi kötüye kullanmamak onların

Arzuhalcilerin sessiz vedası

Zamanın tozlu raflarında kalan arzuhalciler, yıllar içinde ekmeğini kalemden kazanırken halkın derdine ortak olmuş, kâğıt üzerinde dilekçe yazarken gönüllere umut ekmişlerdir. İşte arzuhalciler, bu toprakların sessiz hafızası, kelimelerle köprü kuran halk bilgesiydi.Çocukluğumun en canlı hatıralarından biridir; babamla gittiğimiz o küçük dükkânlar…

Dualar, şuur ve içsel dönüşüm

Dünyaya hükmedenlere baktığımızda, çoğu zaman bilgelikten değil, güç arzusundan beslenen bir sistemin içinde yaşadığımızı görürüz. Güçlü olanın haklı sayıldığı bu düzende, zekâ, erdem ve dürüstlük gibi değerler geri planda kalabiliyor. Sıradan insanlar ise bu sistemde çoğu zaman sadece izleyici konumunda.Oysa bazı insanlar vardır ki, gücün içinde d

Tornavida ile dua arasında...

Yazımda, yıllardır sahada edindiğim gözlemler ve bir eğitimci adayı olarak taşıdığım sorumluluk duygusu ile mesleki eğitimin manevi ve vicdani boyutunu işlemeye gayret ettim.Öğrencilerimizin sadece teknik becerilerle değil; değerlerle, merhametle ve sorumlulukla yoğrulması gerektiğine inanıyorum. Bu yazı da bu inancın bir yansımasıdır. Yıllardır ür

Doksan binden on beş bine

Büyük münevver, yazar ve mütefekkir Mehmet Doğan geçen yıl aramızdan ayrıldı. Kurucularından olduğu Türkiye Yazarlar Birliği'nin başkanlığını yürütmüştü. Eserlerinin ekseriyetini okumaya muktedir olduk.Mehmet Doğan,eserlerinde lisan ve irfan meselelerimizi ele alır."Büyük Türkçe Sözlük" eşsiz bir lügat ve müracaat kaynağıdır. Kamus meselesiyle hemh

Savaşın sembolünden barışın sembolüne

80 sene önce yine böyle bir ağustos ayıydı... 6 Ağustos 1945... İkinci Dünya Savaşını kısadan ve kestirmeden bitirmek isteyen Amerika, Japonya'nın Hiroşima kentine dünyanın ilk atom bombasını atmaya karar verecekti... Bombanın ismine Little Boy diyorlardı. Yani "küçük oğlan"...Sabahın erken saatinde 08.15'te bu küçük oğlanı yüklenen B-29 uçağı binl