Salih Tuna

Sabah

Saraçhane'deki Aliye kimdi

Merhum Şemseddin Yeşil (k.s) 1955'lerdeki bir konuşmasında, musikiden anlamak için o musikinin neşet ettiği kültüre, felsefeye hatta dile aşina olmanın gerektiğinden söz eder. Necip Fazıl da 1960'larda kaleme aldığı anıt eseri İdeolocya Örgüsü'nde "Orkestra, Senfonya ve Biz" bahsi açar. Kendi okuduğu şiirlerinde fon müziği olarak da Bach'tan Beetho

Onun hamurunda var

Gündemleri ne olursa olsun, 6'lı masa etrafında toplanmalarının artık haber değeri kalmadı. En azgın veya en yobaz muhalifler bile bu masadan çıkacak açıklamayı merak etmiyor. Nasıl merak etsinler; Erdoğan'ın karşısına hâlâ bir aday çıkarabilmiş değiller. Tuhaf ama şu da bir gerçek: Aynı muhalif güruhun bu ve buna benzer eleştirilere de tahammüller

Biden'ın kapatmaları

ABD'nin Kıbrıs konusundaki dayatmaları karşısında İsmet İnönü, "Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini alır..." diyerek adeta rest çekmişti. O vakit de ABD'nin patronajındaki NATO'nun üyesiydik, şimdi de. O vakit de Türkiye'ye karşı Yunanistan'ı arkalamışlardı, şimdi de! Bir farkla ki, şimdi arkalamakla da kalmadılar, Yunanistan'ı a

'Böyle giderse işimiz yaş'

Geçen gün CHP'li yakın bir akrabam, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onca yıl iktidarda olduğu halde ilk günkü aşkla ve müthiş bir tempoyla çalışmasına hayret ettiğini söyledi. Müzmin muhalif olmasına rağmen bununla da kalmadı; "Yorulmuyor mu bu adam" dedi. Hayır, şaşırmadım. Zira, diğer muhaliflerden farklıydı. Nevi şahsına münhasır, amiyane tabirle biraz

Akşener'in Kılıçdaroğlu'na ettiği

Öyle insanlar vardır ki "sevgileri" nefretlerinden daha tehlikelidir. Mesela, 12 Eylül darbecisi Kenan Evren'in "Atatürk sevgisi" veya Atatürkçülüğü böyle bir şeydi. Bu "sevgi" uğruna, "Asmayalım da besleyelim mi" diyerek bir sağdan bir soldan birçok genci astı. Böylesine acımasız bir sevgisi vardı. Bir defasında da "Hangi taşı kaldırsanız altından

Yallah hapse yürü

Eskiden aynı anda hem Atatürk hem de cumhuriyet üzerinden "işlem" yaparlardı. Şimdi varsa yoksa Atatürk, cumhuriyeti anan yok. Vaktiyle "Cumhuriyet mitingleri" bile yaparlardı. Daha eskiden de dönemin kudretli orgenerali Çevik Bir, 28 Şubat sürecinde savcıları brifinge çağırırken, "Cumhuriyetin savcıları gelir, meşrutiyetin savcıları gelmez" demişt

Çizik sancısı

Masa eşrafı adına her şey tıkırında gidiyordu. Endişeli modernler ile bir kısım endişeli muhafazakârları "Erdoğan karşıtlığında" buluşturmayı başarmışlardı. Yani... "AKP dinciliği dayatıyor, dinci nesil yetiştirmek ve hepimizi çarşafa sokmak istiyor..." yollu isyan edenler ile "AKP millette ahlak bırakmadı, zinayı yasak olmaktan çıkardı, bakın işte

Onu bile tehdit ettiler

Rusya'ya Dostoyevski'ye varıncaya kadar ambargo koydular, karşılığında da muma döndüler. Mecazi anlamda demiyorum, bildiğiniz mum. Enerji tasarrufu nedeniyle Avrupa'nın hali pürmelali bu. ABD'nin kuyruğuna takılıp Rusya'yı boğmak istercesine tutum aldılar, Putin de tavrını koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadesiyle, "Siz böyle yaparsanız ben de böy

İşte hazreti insan

İlerlemiş yaşına rağmen her daim genç kalmayı başarmıştı; zihni genç, dimağı genç, heyecanı genç, tasavvuru gençti. Hülasa, kendi ifadesiyle, "kıdemli gençti" Ömer Tuğrul İnançer. Ben hayatımda onun kadar "muhabbet içre celallenen" kimseyi tanımadım. Şefkatten neşet eden "fikir öfkesi" sevgi ve muhabbetle maluldü. Yürürken, otururken, sükût ederken

Gündeminizi yiyim

Kâfir kâfirliğini dile getirmezse "münafıklık" yapmak zorunda kalır. Zaten iki tarz münafıklık vardır, biri gönüllü, diğeri zorunlu. Kıymet hükmü kesin ve nettir: Dinde zorlama yoktur. Haliyle, kâfiri münafıklık yapmaya icbar etmek, ilahi hükme aykırıdır. Münafıklık yapacağına bırakın adam gibi kâfirlik yapsın, mesela kimi CHP'li milletvekilleri gi