Narin ve leş kargaları

Milletçe ciğerimiz yandı, dizlerimizi dövdük, ağladık, sızladık, ah ettik, kahrettik.
Günlerdir susmadık, feryat ettik. Manşetler attık, demeçler verdik, gönderiler paylaştık.
Ne güzel bir milletiz. Sevinçte bir olduğumuz gibi tasada da biriz, birlikteyiz. Doğusuyla batısıyla, seküleriyle muhafazakarıyla hep birlikte Türkiye'yiz...
Diyebilseydik keşke!..
En azından, 8 yaşındaki Narin Güran'ın korkunç şekilde öldürülmesi üzerinden haysiyet cellatlığına soyunmasak, mahut cinayeti çıkarlarımız için araçsallaştırmasaydık.
Hiç değilse, "kolektif cezalandırma" şehvetiyle, münferit bir trajediyi siyasi hesaplaşmalarımıza meze yapmasaydık.
Olmadı, başaramadık. Yangında, selde, depremde de olmamıştı.
Bir gün olur mu, bilmiyorum!
Benim bildiğim şudur: Birileri Narin'imizi öldürdü, birileri gömdü, birileri güya kayıp ihbarında bulundu, birileri de siyasi rant elde etmek için "leş kargaları" gibi Narin'imizin cansız bedenine üşüştü.

Çocuk cinayetleri maalesef ilk değil. Mesela, 2009'da Türkiye'yi ayağa kaldıran korkunç bir cinayet işlenmişti.
Bir kadın fuhuş yaptığı bir adamla iş birliği yaparak Muhammet adında 6 yaşındaki özbeöz çocuğunu öldürüp bir tarlaya gömmüş sonra da "Çocuğum kayıp!." diyerek Müge Anlı'ya başvurmuştu...Birçoğunuz hatırlamışsınızdır; Narin gibi öyle 19 günde de değil, cinayet tam 49 günde çözülmüştü.
Lakin, işbu 49 gün boyunca kimsecikler adalet sistemini ve güvenlik zaafını mevzubahis etmemiş, hükümeti herhangi bir şekilde töhmet altında bırakmaya çalışan tek bir muhalif bile çıkmamıştı.
Neden acaba
O vakitler (2009'da) güvenlik ve adalet sistemini kontrol eden FETÖ ile kapışma başlamamıştı. Başka bir ifadeyle, FETÖ varken "leş kargalarına" ihtiyaç yoktu. Aynı "hizmeti" muntazam veriyorlardı.
Bir de şu var:
Muhammet, Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde katledildi; Narin'imiz Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde!
Önemli olmaz olur mu; Tekirdağ'da her daim asayiş berkemal, Diyarbakır öyle mi ya! Etnisite üzerinden kaos uluşturmaya gayet elverişli.