Prof. Dr. Osman Kemal Kayra

Türkiye

Kazâ gelince…

Osmanlı Devleti'nde kazâ bayağı da "geliyorum" dedi. Küçük ve büyük isyanlar, mütegallibe (zorba) hâline gelen Yeniçeri tâifesi, son zamanlarda devlet gibi davranan a'yanlar… Bunların hepsi gelen büyük kazânın ayak sesleriydi... Aslında kazâ ve belânın ayak sesleri alenî olarak geldi; kademeler şöyleydi:1- Sened-i ittifak 2-Tanzîmât Fermânı 3- Genç

Determinizm ve milletlerin eceli

Niye yok olan kullar vâsıtasıyla kavimler helâk oldu diyoruz Çünkü onlar isyanları ile felâketleri kendileri hazırladı. Eski topluluklarda devlet yerine kavim, ashab kelimeleri geçer. Genelde kabîleler hâlinde ve sistemli bir berâberlikleri olmadığı için bu adlarla anılmışlardır; kavimlerin helâk sebebi de insanlardır.Devlete baş kaldıran her zümre

Diyalektik, komünizm ve Rusya-Türkiye bağlantısı

Gerek çarlık devrinde gerekse Bolşevik rejiminde Ruslar Türklerden asla vazgeçmemişlerdir. Bu yüzden yeni rejimden sonra (1989'a kadar) gönüllü propagandistler edebî ve kültürel sahada büyük çaba sarf etmişler, bu arada özellikle Sofya ve Doğu Berlin'deki pilot istasyonları ile dünyaya rejim ihraç etmişlerdir.1917-1940 arasında da komünist Rusya re

'Romantik'ihânet

Genlerinde Asyâî olan bir kavim nasıl bir anda Avrupâî olabilirdi ki Kültür, örf, din ve dil bağı hiç olmayan bir toplulukla aynı kazanda nasıl kaynayabilirdi İşte bu toplumla aramızda bağ kurma görevi Cumhûriyet dönemi romanlarına düşüyordu.Cumhûriyetle birlikte sosyal bloklaşmadan çok yeni rejimin yılmaz bekçileri genç öğretmenler, devlet yanlısı

Örfler kanunlaşır mı

Bizdeki hukuk sistemi Batı kaynaklı olduğu için evvelâ halkın yönetim çıtasının üzerinde kalmıştır. Uygulamalarda sistem paradoksları giderilemediğinden Anayasalarda birbiri ardınca değişmeler olmuştur. Muhtemelen bundan sonra da Anayasalardaki değişimler devam edecektirÖrf (an'ane, gelenek görenek) toplumun kültür ve hayat sistemini oluşturur. Bun

İstikrar devletin temelidir

Türkler ayak bastığı toprağı geçici emânet olarak değil, aslî mülk olarak görüp orada hemen bir devlet kurmuşlardır. Dünyâ bir zamanlar Türk sancaklarının dalgalandığı büyük bir Turan ülkesiydi. Bu Turan ülkesinde Türkler irili ufaklı devletler dışında 16 büyük devlet kurmuşlardır.Türk denince akla devlet gelir. Türk devletsiz ve yönetimsiz olmaz.

Bin yıllık bir mâziyıkıldı

Türk yönetimleri hep mutlakıyetti. Arada iki sıkıştırma meşrûtî yönetimler devreye girse de başta hep kağanlar vardı. Bunlara zaman zaman kan, kagan, beg, giderek sultan ve pâdişâh gibi unvanlar verildi ama statü aynıydı. En az beş bin yıllık bu hanlık dönemi, 1922'de yıkıldı.İngiltere dışında Norveç, İsveç, Danimarka, Belçika ve İspanya aynı taçlı

Osmanlı Türkü'neyön vermeye çalışanlar

Bizde aslî Batı tarzı romancılıkServet-i Fünûn'labaşladı, cumhûriyetle rayına oturdu. Başlangıçta roman ve hikâyelerimizde görülen abartılı mekân ve şahıs tasvirleri, giderek normal boyutlara ulaştı.Tanzîmât ve Servet-i Fünûn romanlarında Batılılaşma özlemi hissedilirken aşırı ve yıkıcı bir fikir çıkmazı yaşanmaz.Osmanlı romancıları "Sefiller"le ta

Toplumsal gerçekçilik

Çadırdan Süleymâniye ihtişâmına, Yörük dilinden Osmanlı Türkçesi mükemmeliyetine, koşma, güzelleme ve koçaklamalardan muhteşem dîvân edebiyâtına, hep bu Osmanlı denilen devlet ulaştı. İşte bunlar toplumsal gerçekçilikti!II. Abdülhamid Han, Siyonizm'e cephe aldığı ve İTC'ye direndiği için yâni "menfî toplumsal gerçekçiliğe" başkaldırdığı için tahtta

Türkler tarih boyunca kimlerle savaştı

11. asırla birlikte Türklerde dünya yayılmacılığı mukaddes bir kavram kazandı. Cihâd kavramı birtakım farklılıklar gösterse bileOğuz Kağan'ın "Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi"ile örtüşmekteydi.Ukbe bin Nâfî'nin, Emevîlerin, Abbâsîlerin İslâm'ı cihâna yayma ideali ile Türklerin "Kızılelma" ve "İ'lâ-yı kelimetullâh" aksiyonları aynı hedefi gözetiyord