Prof. Dr. Osman Kemal Kayra

Türkiye

İlk ilâhî sözün manası

Tasavvufun yaratılış nazariyesine göre kâinat henüz var edilmemişken ve Allah'tan başka hiçbir varlık yokken, Allah bilinmeyi ve sevilmeyi isteyerek önce bir nur yaratıp ona"Kün yâ Muhammed"(Ol yâ Muhammed)" dedi. Rabb'imizin kelâm-ı ilâhîsi "kün" ve "Nûr-ı Muhammedî" tabîî ki mahlûk değillerdi. Bu sözden sonra tabîî ki en güzel söz ve buyruk da "i

Mezarlar ve mezar taşları

Osmanlı her şeyiyle tam bir estetizm medeniyeti idi. Dünyâda hiç de benzeri olmayan bir san'at dalı olarak mezar taşı estetizmi ve edebiyâtı doğmuştur. Genelde içli şiirler yazılmakla birlikte âyet ve hadislere pek rastlanmaz. Hüvelbâkî ile başlayan bu taşlar genelde merhûm ve mağfûr fülân bin fülân ile Fâtiha isteğiyle biter.Bizim mezarlarımıza Hr

Kazâ gelince…

Osmanlı Devleti'nde kazâ bayağı da "geliyorum" dedi. Küçük ve büyük isyanlar, mütegallibe (zorba) hâline gelen Yeniçeri tâifesi, son zamanlarda devlet gibi davranan a'yanlar… Bunların hepsi gelen büyük kazânın ayak sesleriydi... Aslında kazâ ve belânın ayak sesleri alenî olarak geldi; kademeler şöyleydi:1- Sened-i ittifak 2-Tanzîmât Fermânı 3- Genç

Determinizm ve milletlerin eceli

Niye yok olan kullar vâsıtasıyla kavimler helâk oldu diyoruz Çünkü onlar isyanları ile felâketleri kendileri hazırladı. Eski topluluklarda devlet yerine kavim, ashab kelimeleri geçer. Genelde kabîleler hâlinde ve sistemli bir berâberlikleri olmadığı için bu adlarla anılmışlardır; kavimlerin helâk sebebi de insanlardır.Devlete baş kaldıran her zümre

Diyalektik, komünizm ve Rusya-Türkiye bağlantısı

Gerek çarlık devrinde gerekse Bolşevik rejiminde Ruslar Türklerden asla vazgeçmemişlerdir. Bu yüzden yeni rejimden sonra (1989'a kadar) gönüllü propagandistler edebî ve kültürel sahada büyük çaba sarf etmişler, bu arada özellikle Sofya ve Doğu Berlin'deki pilot istasyonları ile dünyaya rejim ihraç etmişlerdir.1917-1940 arasında da komünist Rusya re

'Romantik'ihânet

Genlerinde Asyâî olan bir kavim nasıl bir anda Avrupâî olabilirdi ki Kültür, örf, din ve dil bağı hiç olmayan bir toplulukla aynı kazanda nasıl kaynayabilirdi İşte bu toplumla aramızda bağ kurma görevi Cumhûriyet dönemi romanlarına düşüyordu.Cumhûriyetle birlikte sosyal bloklaşmadan çok yeni rejimin yılmaz bekçileri genç öğretmenler, devlet yanlısı

Örfler kanunlaşır mı

Bizdeki hukuk sistemi Batı kaynaklı olduğu için evvelâ halkın yönetim çıtasının üzerinde kalmıştır. Uygulamalarda sistem paradoksları giderilemediğinden Anayasalarda birbiri ardınca değişmeler olmuştur. Muhtemelen bundan sonra da Anayasalardaki değişimler devam edecektirÖrf (an'ane, gelenek görenek) toplumun kültür ve hayat sistemini oluşturur. Bun

İstikrar devletin temelidir

Türkler ayak bastığı toprağı geçici emânet olarak değil, aslî mülk olarak görüp orada hemen bir devlet kurmuşlardır. Dünyâ bir zamanlar Türk sancaklarının dalgalandığı büyük bir Turan ülkesiydi. Bu Turan ülkesinde Türkler irili ufaklı devletler dışında 16 büyük devlet kurmuşlardır.Türk denince akla devlet gelir. Türk devletsiz ve yönetimsiz olmaz.

Bin yıllık bir mâziyıkıldı

Türk yönetimleri hep mutlakıyetti. Arada iki sıkıştırma meşrûtî yönetimler devreye girse de başta hep kağanlar vardı. Bunlara zaman zaman kan, kagan, beg, giderek sultan ve pâdişâh gibi unvanlar verildi ama statü aynıydı. En az beş bin yıllık bu hanlık dönemi, 1922'de yıkıldı.İngiltere dışında Norveç, İsveç, Danimarka, Belçika ve İspanya aynı taçlı

Osmanlı Türkü'neyön vermeye çalışanlar

Bizde aslî Batı tarzı romancılıkServet-i Fünûn'labaşladı, cumhûriyetle rayına oturdu. Başlangıçta roman ve hikâyelerimizde görülen abartılı mekân ve şahıs tasvirleri, giderek normal boyutlara ulaştı.Tanzîmât ve Servet-i Fünûn romanlarında Batılılaşma özlemi hissedilirken aşırı ve yıkıcı bir fikir çıkmazı yaşanmaz.Osmanlı romancıları "Sefiller"le ta