Prof. Dr. Osman Kemal Kayra

Türkiye

Türkçülük Osmanlının yıkılışında etkili oldu mu

İttihâd ve Terakkî'nin Türkçülüğü, Cumhuriyet Türkçülüğü, 1944 Turancı Türkçülüğü ve nihâyet Ülkücü hareket Türkçülüğü hepsi birbirinden ayrıdır. Bir ideoloji ham bir fikir olarak aynı minvâl üzerinde olmasına rağmen nasıl farklı olabilir Aslında farklı değil, çok farklı demek lâzım!Bir milletin yıllarca içinde bulunduğu kültürünü, örf ve âdetlerin

Türk devletsiz kalmaz

Türkler öyle geniş bir coğrafyaya yayılmışlardır ki kıtalar onlara hep yurt olmuştur. "Dünyâ atımın nalları altında ezildi" sâdece destânî bir söyleyiş değil, ayniyle vâkî bir hakîkattir. Asya, Avrupa, Arap yarımadası, Afrika'nın kuzey ve iç kısımları, Hind Denizi, Kafkaslar, Karpatlar, Nil, Tuna, Volga, Hazar Denizi ve Mâverâünnehir hep Türklere y

Kararsızlıkla hebaolan yıllar

Tanzimat devrinde çocuklar Fransızca öğreniyor, piyano çalıyorlar ama şeyhlerin ellerini öpmeye de devam ediyorlardı. Hem mesîre yerleri hem eğlence yerleri dolup dolup taşıyor; tekkeler ve zâviyeler de hiç boş kalmıyordu. "Hem dînimi yaşarım hem eğlenirim, ben Avrupâî bir Osmanlıyım" tezi yaygınlaşıyordu.Osmanlıyı ilk büyük dönüşüme sokan Tanzimât

Tarih içinde din devlet münasebetleri

Hristiyanlık doğrudan bir devlet yönetimi getirmediği için Kilise dîni paravan yaparak halkı istediği gibi yönetiyordu. Timurlular, Harezmşâhlılar, Bâbürlüler, Gazneliler, Selçuklular ve Osmanlılarda ise din-devlet ayrımı diye bir mesele söz konusu değildi. Halk, devlet adamları ve askerî sınıf hep dindar olduğundan kendi dışında da olsa İslâm halî

Niye hep inkâr!

Ne yazık ki Sultan Abdülazîz'i şehît ettiler, Sultan Abdülhamîd'e olmadık zulümleri yapıp Osmanlıyı tükettiler. Yapılan her mükemmelliği yok sayıp inkâr ettiler. Bütün bu hareketler Avrupa patentli provokasyonlardı. Zîra aslında Sultan Mahmûd icraatlarıyla Avrupa Osmanlıyı bir savaş devleti olmaktan ziyâde artık yeni ve modern bir devlet olma yolun

Türklerde Bâtınîlik ve Hurûfîlik

Türkler Orta Asya, Horasan, Mâverâünnehir, Îran ve Anadolu'da çok değişik dinlere dâhil olmuşlar, bu dinlerin harf sistemiyle duâlar ve kitaplar yazmışlar, fakat hiç birisinde sâbit-kadem (devâmlı) olmamışlardır. Rüzgâr onların yönünü hep Kâbe-i muazzamaya çevirmiştir.10. asır Türklerin doğum yüzyılıdır. Türkler bu asırda Müslüman oldular. Müslüma

Tarihin gölgesindeki vesika şiirler

Târih ibretlik olaylarla doludur; ders de alınmaz, tekerrür de eder. Hatâlardan dolayı vazgeçilseydi büyük devletler de kurulmazdı.Hiçbir şey tesâdüf değildir. Bütün olaylar bir aslî sebebe ve onun neticesine bağlıdır. Bu sebepler de büyük devletlerin altyapılarında çok açık görülmektedir.Hiçbir devlet nev-zuhûr (yeni çıkma) değildir; doğum sancıla

Tasavvuf ve gaza

Vatan da bir topraktır, ama...Gerek fetihlerle gerekse boş alanları vatan yapmak için edinilen topraklarda, havayı ilk teneffüs eden yeni doğan bebekler ve onların göbek bağları ile birinci ata-neslin mezarları aynı toprakta olunca coğrafya, vatan olmaya başlar. Bu süreç çok sancılıdır. Coğrafyayı vatan yapmak o kadar kolay değildir. Sahipsiz arazi

Türk milletinin kök hücreleri

Bereketli topraklarla çöllerin, nehirlerin, vâdîlerin, yeşil alanların, yüksek dağların ve platoların, deniz gibi büyük göllerin coğrâfî konumunu belirlediği Asya topraklarının bu farklı yapısı, insan topluluklarının sosyal ve dînî yapısında da kendisini göstermiştir.Doğusunda ve güneyinde sıcak muson ikliminin hüküm sürdüğü bu toprakların kuzeyind

Türklerde ticaret ve yönetim ahlâkı

Bir devletin intercontinental (kıtalar arası) bir imparatorluk veya kalıcı bir devlet kurmasını sadece hamâsî birtakım söylemlere dayandırması ilmî değildir. Devlet toprakları kanla kurulur, ilimle sağlamlaşır, ekonomi ile bağımsızlaşır. İlk safhada Hüseyin Nihâl Atsız'ın söylediği hamâsî beyit gönlümüzü okşar ama bununla kalırsanız uzun ömürlü ola