M. Said Zeki

Yeni Asya

'Onarıcı adalet' ve denetimli serbestlik

Adalet insanlık tarihi kadar eskidir; suçluları cezalandırmak veya affetmek de öyle..Hangi fiillerin suç olduğu ve nasıl cezalandırılması gerektiği toplumdan topluma, çağdan çağa değişiklik göstermiş. Zamanla ortak değerler ve tarifler oluşmaya başlamış. Öncelikle belirtelim ki; 'önleyici adalet,' suç işlendikten sonra yapılan 'onarıcı ve czalandır

Lisana sığmayan haller

Depremler gibi çığlıklar kopuyor içimizde... Lakin hiç kimse duymuyor sesimizi. Acı çekiyoruz, acılarımız en büyük serzenişimiz. Sessizce ağlıyoruz, kimse görmüyor.İnsan.. küçük bir güneş; kâinatın gözbebeğinde.. Bazen nuru sönen, bazen göz kamaştıran küçücük bir güneş.. Rahman'ın gizli hazinesi.. Kâinatı kalbine sığdıran, ama kâinata sığmayan... K

Yavaşla ve tazele ümitlerini!

Dünyanın bitmeyen işleriydi.. savaştı.. siyasetti.. derken ömür gelip geçiyor. 'Keşke'ler, son pişmanlıklar fayda vermiyor. Çünkü 'hayatın tekrarı yok!'Hız ve haz çağında, hırsla ve hızla deliler gibi koşuyoruz. Herkes 'Amok Koşucusu' sanki.. Bir tür cinnet hâli.. Bir yerlere ulaşmak, daha çok kazanmak, daha çok harcamak derdinde.. "Dili, dini, ren

Aff-ı umumî ve barış ve bayram

"Farklılıklarımız zenginliğimiz" ise; bizden farklı düşünenler nasıl 'hain' oluyor Kimin hain, kimin vatansever olduğuna kim karar veriyorAllah, tektip değil; 'tanışıp, bilişelim, birbirimize yardım edelim' diye bizleri farklı farklı yaratmışken... Bu 'deli gömleği' niçin Toplumun bu kadar kutuplaş(tırıl)ması hayra alamet değil.. Cumhuriyetin 100.

Az'lar ve çok'lar veya gözleri gökyüzüne çevirmek

"Haydi, çevir gözlerini gökyüzüne! Bir kusur görebilecek misin" (Mülk 3) emrine uyarak semaya bakan Flaubert: "Gökyüzü böylesine saf ve berrak iken; yeryüzü niçin böylesine rezil" diye soruyor.Yeryüzünde de, bir çirkinlik yok aslında. Sadece insanın 'bulaşık eli bulaşınca' çirkinleşiyor. Oysa insan; muhabbet üzere yaratılmış, en güzel duygularla do

Kalabalıklar içinde milyonlarca "yalnız"

Hayat yalnızlık ve gurbet yolculuğuydu bir bakıma! Ömür dediğimiz; bu mekândan, bu şehirden, bu dünyadan başka bir yerlere hicret değil miydi hep Elde kalan ise; üç-beş hatıra kırıntısı... Kim bilir!..Evet; her insanın bir hikâyesi vardı. Kalabalıklar içinde kocaman bir yalnızlık! Dünya nüfusu 8 milyar olsa da yalnız... kimsesiz ve garip bir yolcu.

Yanlış üslûp kalpten döner!

"Gönül bir denizdir, dil ise sahil; kıyıya vuracak olan elbette gönülde olandır." Üslûp; kişinin gönül dünyasının ve karakterinin aynasıdır, konuşma tarzı ve hareketleridir.Kişinin; insanlığı, karakteri, değeri, konuşmasına ve tercih ettiği üslûba (ifade tarzına) aynıyla yansır. Eski-meyen-lerin tabiriyle: "Üslûb-u beyan, ayniyle insan"dır. Kırmad

Müspet hareket bir fetihtir

"Hiçbir günahkâr (suçlu) başkasının günahını (suçunu) yüklenmez." (En'âm;164) "Bir cani yüzünden: onun kardeşi, hanedanı, çoluk-çocuğu mes'ul olamaz." "Kem âlât ile kemâlât olmaz." Kötü ve yanlış vasıtalarla maksada, olgunluğa erişilemez. Müspet iman hizmeti, güneşin faaliyeti gibidir. O incitmez, ancak ziyasıyla okşar. Nurla karanlıkları izale ede

"Her şeye rağmen; biz adam oluruz!"

"Karanlık karanlığı uzaklaştıramaz; bunu ancak nur yapabilir. Nefret nefreti uzaklaştıramaz; bunu ancak sevgi yapabilir."'Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarırken'; zehirli olan yalan ve nefret diliyle huzur ve mutluluk inşa edilebilir mi Karşılıklı muhabbet ve güven tesis edilebilir mi Birbirimizi sevmedikçe, güzel ahlak ile donanmadıkça; kâmil

Siyaset bulutları ve kardeşlik hukuku

'Sakın, sakın, dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın!' Çünkü birbiriyle boğuşanlar müspet hareket edemezler.İnsanlık ve kardeşlik hukuku baki ve daimi; siyasi ayrılıklar ise, gelip geçicidir. Güneşin önünü kapatan bazen küçücük bir buluttur; ama büyük nurları gizler. Gözün önüne ge