"Kuşları özgürlüğe uçuran adam"

Hayat sürprizleri seviyor, hikâyeler iç içe giriyor, kudretin cilveleri hayret uyandırıyordu. Bekir Berk'in destanı, Cemal Uşşak'ın hazin sonuyla kesişiyordu.

Hepimizin anlatacak bir hikâyesi vardı mutlaka. Yıllar önce, avukat dostum M.Ç. öğrenci harçlığıyla satın aldığı kuşları salıverdiğini anlatmıştı. Bunu hikâyeleştirmiştim ve 'Kuşları azad eden adam' adıyla Yeni Dergi'de yayınlanmıştı.

Dün dostum K. Akay ziyarete geldi. Muhterem Muhammed Nur Sungur'un 'Bekir Berk'le Unutulmaz Hatıralar' kitabını hediye etti. Latifeyle 'okuyunca bir yazı çıkar' dedi. Kitabı bir nefeste duygulanarak ve dualar ederek okudum.

Kitabın bir bölümü, vefatından sonra dostlarının yazdıklarından oluşuyor. Cemal Uşşak'ın yazdıklarını okuyunca sarsıldım. Başlığı yıllar önce yazdığım hikâye ile aynı gibiydi. "Kuşları özgürlüğe uçuran adam." Bu tesadüf olabilir miydi

KUŞLAR VE KAFESLER

Bir gün Fatih Camiinde namaz çıkışı, Bekir Berk bir güvercin satıcısının önünde durur. Kafesteki kuşların feryatlarını, ağaçtaki kuşların cıvıltılarını dinler. Kuşçuyla pazarlık ederek bütün güvercinleri satın alır.

Daha sonra, âdeta bir ibadet hazzıyla ve dualar mırıldanarak kafesin kapağını açar. Salıverdiği kuşlar, birer birer özgürlüğüne kavuşurken, onunda yüzünde sevinç ve tebessüm çiçekleri açar.

"Haydi, Cemal Kardeş! Geri kalanları da, sen hürriyetlerine kavuştur!" der.

"Allah kuşları sevdi ve özgürce uçsunlar diye ağaçları yarattı. İnsan ise, kuşları sevdi ve kafesleri yaptı." diyor J. Deval

Bir delikanlı da itiraz etmiş: "Bey amca! Sen bu kuşları satın alıp kurtardın, ama kuşçu bunların hepsini yine toplayıp kafese dolduracak!"

"Canım kardeşim! Benim vazifem onları hürriyetlerine kavuşturmaktır. Ben daha ötesine muktedir değilim."

"Kuşları özgürlüğe uçuran adam" girdiği davalarda, binlerce mazlumun da hürriyetlerine kavuşmasına vesile olmuştu.

Her hukukçunun rol modeliydi adeta. Bir dönem hapse de girmişti. Kefenini çantasında taşıyan Risale-i Nur'ların efsane avukatı, zor günlerde davadan davaya koşarak destanlar yazmıştı. 1973'te Suudi Arabistan'a yerleşmiş, Cidde radyosunda ilk defa nurları neşretmişti.

"KAFESTEN KUŞ UÇMUŞ GİBİ."

Cemal Uşşak'ı bir iftar yemeğinde görmüştüm son olarak. Öğrencilik yıllarında Bursa Uludağ'a yaptığımız bir otobüs yolculuğunu hatırlıyorum. Merhum Fırıncı ağabey de vardı. Cemal Abi, ilahi ve marşlarla öğrencileri coşturmuştu. Nezaketi, kıyafeti, hitabeti ile tam bir İstanbul beyefendisi canlanıyor gözümde.