M. Said Zeki

Yeni Asya

Hukuk devleti kimi korur

Sokrates, sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı için düşündüğü devlet modeline, dört esas belirlenmiş: Bilgelik, cesaret, itidal, adalet.İnsanlık hâlâ ideal devlet arayışında. Hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirer

'Sen içerdeyken ben..' Adalet düşleri

'Eylülde gelirim' demiştin hani... Kaç eylül gelip geçti, fakat sen hâlâ gelmedin.. Ey adalet neredeysen bize doğru gel!Münzevî bir dervişe döndüm.. Gözlerim kapıda.. Ruhumun dönmesini bekliyorum sabırla. Bağrı yanık bir şair "Sanki ruhum çıktı canımdan Sen benden gittin gideli" derken, benim gibi 'içerde' olan sevdiğine mi sitem ediyor acaba UMU

Açlık, fakirlik veya 'azdıran zenginlik!'

''Aç bırak itaat etsin, cahil bırak biat etsin!"Bir tarafta 'uzayda hayat mümkün mü' diye araştıranlar, diğer yandan masum hayatları söndürmek için savaşanlar!.. Bir tarafta nimetlere burun kıvıranlar, öbür yanda ekmek bulma umuduyla çöpleri karıştıran aç insanlar.. Dünyada açlıktan en çok etkilenen insanların dörtte üçü, savaşların tahrip ettiğ

Kuş kafesten uçacak gibi!..

Eylüle sayılı günler... Usulca kapımıza dayanıyor sonbahar.. Dalından bir bir kopan yapraklar; dünyada misafir olduğumuzu ikaz ediyor sessizce.Yeşilden kızıla bir renk cümbüşü. Sonbahar bu; kendini yazdıran, kendini okutan.. Tefekkür ve gaflet iç içe.. O her zamanki ikazlarıyla boyuyor her yanı. En muhteşem ölüm şiirini o yazıyor, sessiz gemiyle öt

İnsan penceresinden yansımalar

Karanlıktan kurtulmak için, kendine ve güneşe doğru pencereler açmalısın! Ben parmağımla hakikati işaret ediyorum; sen hakikate bakmak yerine, parmağıma bakıyorsun! Binlerce âlemler, duygular, latifeler, hisler açılmayı bekleyen tohumlar gibi karanlıktaydı. Her habbe koynunda bir kubbeyi, her katre bir deryâyı gizliyordu! Fakat birdenbire her şey d

"Adalete yazığım geliyor!"

Cezaevlerinde bebeklerin, çocukların, sağlıksız şartlarda bebeklerini büyütmeye çalışan masum annelerin, beli bükülmüş ihtiyarların bulunması toplumun kanayan bir yarası.Gündemden düşürmek, unutulmaya terk etmek durumu değiştirmiyor maalesef. Unutmamak, unutturmamak gerekiyor. Acaba; acıları dindirip, adaleti sağlamakla vazifeli olanlar kanayan bu

"Yarın daha güzel doğar!"

Düşün ve hatırla ki; insanın hamuru muhabbetle yoğurulmuş, gâm ve kederle karılmıştı.Hiç kimse.. evet, hiç kimse yoktur ki; dertsiz ve kedersiz olsun! En dertsiz zannettiğimiz kişiye bile 'bir dokun, bin ah dinle!' Herkesin imtihan soruları farklıydı. Önemli olan imtihan sorularına nasıl cevap verebileceğimiz ve dertlerle nasıl başa çıkabileceğimiz

Basın Bayramı'nda acınacak halimiz!

Her 24 Temmuz (Geçen hafta, "Türkiye'de sansürün kaldırılmasının yıl dönümü" olarak ilân edilen "Basın Bayramı veya Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü" olarak kutlanır.Ama uzunca bir süredir ne bayram kutlanıyor ne de basın özgürlüğünden söz edilebiliyor. Çünkü günün anlamına uygun düşen bir ortam yok. Hem ülkeyi yönetenlerin basına uyguladığı sans

Hayatı akışına bırakalım mı

"Belki de; her şeyi kabullenip hayatı akışına bırakmak lazım. Zorlamak bazen çözüm değildir. Ve zorla olan hiçbir şey güzel değildir." Tolstoy Biz bu dünyaya ebedî kalmak için gelmemiştik... Bir yolcu gibi; kâinat sırlarını keşfedip, güzellikleri müşahede edecektik. Kendimizi ve Rabbimizi tanıyarak, diğer insanlara ve bütün yaratılanlara saygı ve

Bâbil kulesi yıkılırken hicret

Hicretin yıl dönümünü idrak ediyoruz. Yaşamak zorlaştıysa, hicretiniz adalete olsun. Mutluluk arıyorsanız, hicretiniz fıtrata olsun. Birbirinizle anlaşamıyorsanız, hicretiniz edebiyata olsun.Başkaları olmadan yaşamak çok zor, başkalarıyla birlikte yaşamak ondan da zor. İnsan sosyal bir varlık ve birlikte yaşamak zorunda. "MEKKE'DE BUNALIRSAN..." Öy