Haşmet Babaoğlu

Sabah

Global kuşatma, insani ve milli yenilgi

Düpedüz hüzünlü bir fotoğraf... Görmüşsünüzdür... Ünlü hamburger firmasının Moskova'daki şubesinin kapısına kendini zincirlemiş çok ama çok kilolu genç bir adam... Firmanın yaptırımlara uyarak Rusya'yı terk edişini protesto ediyor. Üzerinde acımasızca tepinmeye müsait bir olay tabii... Öyle ki, kimse genç adamın o sırada "Bu Rusya düşmanlığıdır" de

Keşke...

Sistem yolun sonuna geldi. Uzatmaları oynuyor. Keşke yüzyıllardır sömürdüğü mazlum halklar kalkıp Batı'ya "Hoop! sen artık kenara çekil!" diyebilseydi... Keşke, cilası dökülen yalan tarihi ve tıkanan finans-kapital sistemini fırlatıp atacak olan onlar olsaydı... Ama görünen o ki... Bu işi de Batı yapacak! Yıpranmış elbiselerini, yaşlanmış maskesin

Beklemeyen hata etmiştir

Enformasyon akışı, görüntülerin bombardımanı, verilerin dağ gibi yığılışı, uyaranların çokluğu... Bütün bunların bizi düşünmeye sevk ettiğini sanıyorsanız, aldanıyorsunuz. Aklımızı toparlayamadan duygularımıza nüfuz ediyorlar. Filtre yok, tampon bölge yok. Bir tür çarpma bu, darbe etkisi... Dağılıyoruz. Dayanmak güç... Korkarım ki, pek yakında bir

CUMARTESİ NOTLARI: Ekranlarda akademisyen şenliği!

En ücra şehirlerdeki üniversitelerde bile "Uluslararası İlişkiler" bölümleri açılmasının nedenini şimdi anlıyorum... Elbette bir gün gelecek, ekranlardaki yorum ve tartışma programlarını akademisyenlerle doldurmak gerekecekti! İşte o dönemdeyiz. Sabahtan akşama kadar kanallarda boy gösteriyorlar. İşin şakası bir yana, "şaka gibi" tarafları da var.

Su kaynadı kaynayacak...

Malum kurbağa hikâyesi gibi... Meğer kurbağa bizmişiz... Dünyanın bütün kendi halinde insanları... İki sene önce pandeminin ılık sularına atmışlar bizi... Mesele sağlık ya... İyi gelmiş. Eve kapanın demişler... Vardır bir bildikleri diye kapanmışız. Derken su yavaş yavaş ısınmaya başlamış. Gıda tedarik zinciri önemli, kırmayın, bozmayın diyenlere k

Dünyanın yoksul hanelerine karşı açılmış savaş!

Sabahtan akşama ekranlardaki görüntülere bakarsanız... On gündür tekrarlanan ve sanki her gün yeni çekilmiş gibi sunulan tahrip olmuş Rus tanklarına mesela... Kiev'in boş meydanlarına... Polonya ve Romanya sınırlarında biriken Ukraynalı sığınmacıların görüntülerine bakmayı sürdürürseniz... Bu görüntüler üzerine Nâzım Hikmet'ten şiirler okuyan telev

Hiçbir şey birdenbire olmaz!

Yıldırım bile aniden düşmez... Bulut ile yer arasındaki elektrik yükü farkının hava direncini kırıp kendine bir kanal açacak kadar birikmesi gerekir. Bir de ülkeler arası ilişkileri düşünün... Siyaseti... Devletleri... Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilimin birdenbire ortaya çıktığına; Putin'in durup dururken harekete geçtiğine inanmamızı isteyen m

Marketlerdeki biz... Biz miyiz

Cumartesi akşamı... Kapanmasına az kala markete giriyorum. Bir iki şey alıp çıkacağım, içerisi de nerdeyse boş... Sonra içeri yedi sekiz adam giriyor; halleri telaşlı, gözleri tedirgin, birbirleriyle laflıyorlar... Birisi atmaca tavırlarla raflara bakıp "kaldırmışlar mı lan" diyor, diğerleri biraz da utangaç biçimde sessiz kalıyor. Aralarından geçi

'Sen hiçbir şey görmedin Hiroşima'da!'

"Bana sorarsanız hayatımızdaki dehşete hepimizin gözü kapalı; gücümüzü de bu körlükten alıyoruz. Bizi özgürleştiren tek şey yalanlar: bir yudum hakikat bile, hayatımızın geri kalanını yerle bir etmeye yeter." Sinemadan önce kahve içmek için oturduğum yerde not defterimi çıkarıyorum. Karadağlı hırt yazar Andrej Nikolaidis'in "Kıyamet" romanından düş

CUMARTESİ NOTLARI: Kelimeler ve hileler

Bir tür şiddetli geğirme sesi... Gaaarkkk... İster istemez itici oluyor. Anlayışla yaklaşman imkânsız. Hele sık tekrarlanırsa... Yok, geğirmenin sık tekrarlanmasından söz etmiyorum. "Oligark" kelimesinin sık tekrarlanmasını kastediyorum. Şu sıralarda iyice arttı. Ama aslında yıllardır böyle... "Rus oligarklar" dendi mi, sanki ulusaletnik bir tatsız