"Asya'nın derinliklerinden Avrupa'ya gelen korkunç, yeni ve tuhaf bir salgın...
Mikroplara da akıl ve irade bahşedilmişti. Saldırdıkları insanlar deliye dönüyorlardı ama kendilerini çok akıllı ve her şeyden haberdar sanmaktan da vazgeçmiyorlardı. Kimse birbirini anlamıyordu."
Nereden bu satırlar
Dostoyevski'nin 1866'da yazdığı Suç ve Ceza'dan...
Romanın kahramanı Raskolnikov'un rüyasından...
Ne anlatıyor peki
1918-1919'daki İspanyol Gribi'nin kehaneti mi
Yoksa bugünlere kadar uzanalım mı
Raskolnikov, insanın gelecekteki dönüşümünü mü görüyordu rüyasında
Bir kere şurada anlaşalım...
Gündem ne olursa olsun, dünya yansa, pazar yazılarımın konusunu değiştirmeye niyetim yok.
Beğenmeyeni başka köşeye alalım...
Ben büyük edebiyatçıların hayatından söz etmeyi sürdüreceğim...
Böylece çağ dönümlerindeki İNSAN davranış ve düşüncelerine daha yakından bakacağız.
Dostoyevski'yle tanışmamı bugün gibi berrak biçimde hatırlıyorum...
Henüz ilkokul son sınıftaydım ve her gece ışıklar söndürüldükten sonra salondaki kitaplıktan Budala'nın 2. cildini kaptığım gibi odama koşuyor, sabahlara kadar okuyor, sonra kimse uyanmadan yerine koyuyordum.
İlk cildi annemle babamın yatak odasındaydı, ulaşamıyordum ama sıkıntı yoktu; Prens Mişkin'i tanımıştım ve bu bana yetmişti...
Artık Tommiks, Teksas'la işim olmazdı.
Dostoyevski'nin çocukluğu nasıldı peki