Gürcan Bilgiç

Sabah

Sıkıntı yok...

Futbolun kendi hikayesindeki ironileri izledik maçta. Savunmak için örgütlenip, hücum etmek adına tek planı (Onuachu) olan bir Trabzonspor vardı. Halbuki duran toplar, formda oyuncuları ve sezon başından beri devam eden planı ile Fenerbahçe'nin alternatifleri çoktu. Avcı klasiğini yaptı; merkezi çok oyuncuyla kapattı, duvarı ördü. Sonrasına maç kar

Keyif maçları!

Yılların içinden gelen ilk ders; "En kolay maç, aslında en zor olanıdır" diye karşınıza çıkar. "Kazanırız" dersiniz ama rakip de size "kazandırmamanın" peşindedir. Dakikalar geçer, duvarı delemezsiniz ve örneklerini çokça hatırlayacağınız gibi, spikerler; "Uzatma dakikalarında gelişen ani atakla" şeklindeki cümlesiyle mağlubiyeti anlatırlar. Fenerb

Derslik maç!

Bu sezonun büyüsü farklı. Rakibin ismine veya sahaya çıkacak oyuncu grubuna takılmadan taraftarın hücum ettiği tribünler var. Bu takıma saygı duyup, İsmail Kartal'ın dokunuşlarına güvenen ve arkasında duruyor büyük kalabalık. Bu da sahaya büyük bir özgüven olarak yansıyor. Yanlışlar çabuk düzeliyor, arkasından ritim geliyor. Bulgaristan Şampiyonu v

Çok acayip, çok

Bu maç öncesinde yenilgisiz üç takım vardı Süper Lig'de... Sonrasında iki takım kaldı. Kadıköy gecesinde Fenerbahçe her rakibine olduğu gibi Hatayspor'a da "kazanamazsın" duygusunu ilk dakikada verdi. 7'de de gol oldu zaten. Ardından baskıyı devam ettirip, paslarla ördüler sahayı. Örgünün hızı, Hatayspor oyuncularında karar opsiyonunu erteledi süre

Farkı fark edin!

Montella sürprizlerle başladı. Santrforsuz çıktı sahaya, iki süratli kanat (Kerem-Barış) arkalarına da Hakan Çalhanoğlu'nu yerleştirdi. Kurgusu direk hücum üstüne, arkadaki grup ise pas örgüsüne uygun. Topa sahip olacaksın, sonra da defansın sırtına koşu yapacaksın. Genelde bu durum Hırvat takımının stratejisi. Topu rakibe verip, tuzak kurarlar. Ay

Bir balans ayarı yapıldı sanki!

Fenerbahçe'nin 15 maçlık serisine baktığınız zaman, Kasımpaşa'yı yeneceğini rahatlıkla söylersiniz. Ama fikstür kendi içinde mental tuzaklarını kuruyor. Avrupa maçları olduğu sürece de böyle olacak; Galatasaray erken oynayacak. Kazandığında, "kazanmak" zorunda olarak sahaya çıkacaklar ve bu baskı dün de olduğu gibi öne geçildiğinde "aman bir şey ol

Bir başkadır...

İlk maçta da benzeri olmuştu. Koşucu ön tarafa ile oynadığınız zaman, set oyunu rafa kalktı. Trnava karşısında da direkt rakibin üstüne gitmek isteyen anlayış taktik tahtasına çivilendi. 74'e 26 topla oynama oranını getirdi bu tarz ama, pozisyonları eksik bıraktı. Rakibin dirençli ve temaslı savunmasında gedik açmak kolay olmadı. Birebirleri zorlam

Operasyoncular!

Bu hükümdarlık ne kadar devam edecek bilmiyorum ama Fenerbahçe sadece rakiplerini değil, 9 sezondur beline yapışan "düdüklü-mikrofonlu-bayraklı kuvvetleri" de yeniyor. Bir gün önceki maça bakıyorsunuz, diğer karşılaşmaların yorumlarını dinliyorsunuz, iş Fenerbahçe'ye gelince arkadaşların pozisyon yorumları birden bire standart değiştiriyor. Fenerba

Acayip işler!

İlk yarı bittiğinde maçla ilgili tüm sayılarda rakibini "sıfırda" tutmayı başarmış, tabelaya da "3-0" yazdırmıştı Fenerbahçe. İsmail Kartal "acayip işler" yapıyor. Tribünlere gelenlere maçı yaşayan, taraftara saygı duyan, taktiğe ve hedefe sadık olan bir takım sundu. Böylesine bir "hükmetme" başka türlü açıklanamaz. Başakşehir'in "yürüyecek hali" o

Gereken yapıldı

İlginç maçtı. Çünkü hiçbir Ömer Erdoğan takımının, sahada sadece yenilmemek üzere organize olduğunu görmedik. Bu madalyonun bir yüzü... Temposu düşük maçtı. Alanyaspor önde baskı yerine kendi ikinci bölgesinde kalabalık bekledi. Neredeyse F.Bahçe hücumcularını hiç boş bırakmadılar. Topu aldıklarında da organize olamadılar. Fenerbahçe, özellikle İsm