İkinci yarının başlamasıyla birlikte gelen Ferdi'nin golüyle Kadıköy'de herkes derin bir "oh" çekti. Evet, Fenerbahçe maçın hakimiydi, oyunu kontrol ediyordu ve Sivas ceza alanına yaklaşıyordu. Ancak devrenin sonlarına doğru rakip de karşılık verdi bu tehditlere... Öne geçmek, maça başka anlam yüklemekti aynı zamanda. Rıza Çalımbay, penaltılara bil
Böyle bir maça yakışan bir atmosfer yaratıldı Kadıköy'de... Bu sezon büyük rakiplerine karşı hiç kazanamadı Fenerbahçe. Tribünleri dolduranlara borcu vardı oyuncuların. Şampiyonluk yarışında kazanmak zorunda olmaları bir tarafa, sezona böyle bir sonuç koymaları gerekiyordu. Ve; gereken yapıldı... Arda Güler'i devreye soktukları anda da golü buldula
Tam bir "can pazarı" izledik aslında. Hani; "korakor" denir ya, öyle bir mücadele vardı. Giresunspor'un, İrfan Buz ile birlikte ligde kalmak adına son şanslarını, büyük bir direnç ve inançla sahaya koyması vardı. Bu sabırlı ve mantıklı oyuna cevap veremeyen Fenerbahçe oldu. Böyle bir maçta olabilecek en güzel şey geldi Fenerbahçe'nin başına. Oyun s
Maçın hikâyesini üç gün önceki mücadele üstüne yorumlayanlar, ayrı stratejilerin hesabını yapmadılar. Birisinde kazanılması gereken puan vardı, dün akşam ise ikinci maç öncesinde avantajlı skoru almaktı hedef. Bu durum karşımıza daha öne oynamak isteyen, rakip sahada baskı peşine düşen Sivasspor'u çıkardı. Rıza Hoca, Kadıköy'de savunmak istediği bi
Sahanın belki de en "verimsiz" oyuncusu Rossi'nin maçın en "kritik" ismi olması... Futbolun kendi içindeki cilvesinde, "hesaplanamaz" ihtimali yaptı Rossi. Sahanın her köşesini tutmuş, her oyuncuya kontrol getirmiş Rıza Çalımbay'ın Sivasspor'u, Rossi'nin topla bu kadar mesafe kaydedip, risk alıp, gol vuruşunu yapacağını düşünemedi. Temposuz ve iki
Kadıköy eski iddialı günlerinde, coşkulu seyircisiyle, "mucizeler" yaratan takımının peşine düştü yeniden. Sezon biterken, yeni sezon gibi heyecanı taşıyorlardı. Ama bu kez sahadaki oyuncuların elleri - ayakları titrer haldeydi. Galatasaray'ın puan kaybının, şampiyonluk ikramının önlerine getirdiğinin farkındalar ama kazanmaları gerekiyor. İstanbul
Hani; "anlatılmaz, yaşanır" derler ya, işte böyle bir maç yaşandı. 2011'de nefes nefese geçen sezonda da, puanı "Aslan"ın midesinden çıkarmışlardı. Buca'da 3-0 yenikken, Gaziantep'te uzatmalarda Andre Santos ile sarılmışlardı yarışa... Temposu düşük maçta, Başakşehir'in ördüğü duvara çarparak aradılar golü. Arda Güler'i ön tarafta istedi Jesus, İrf
Jesus bir noktada haklı... Hani; "Taraftar bizim kadar inanmıyor" dedi ya, hala bu ligde sonuçların futbol ölçüsünde alındığına inandığı için söyledi bunu. Halbuki Fenerbahçe taraftarı sekiz sezondur neyin-nasıl olduğunun çok farkında. Bir gün önce Seyrantepe'de çalınan- çalınmayan düdükleri gördükten sonra, son "Adalet" umutlarını da yitirmişlerdi
Arda Güler'in 78'de kullandığı korner sonrasında Szalai kafa ile Fenerbahçe'yi öne geçiren golü attı. 51'de de Zajc'ın müthiş şutuyla beraberlik gelmişti. O anlarda muhtemelen şu konuşmalar "olmamış"tır; -Ne VAR -Bakıyoruz hocam. -Yok mu ofsaytımsı bir şeyler. -İki pozisyon öncesine gittik, üçüncüye bakalım mı -Rakiple temas VAR'dır belki... -Topla
Emre Mor'un gollerinden sonra gelen "Yönetim istifa" tezahüratları ile öfkesi dinmemiş, maç seyretmeye değil duygularını açıklamaya gelenlerin "hesap gecesi" çıktı karşımıza. Bütün gün mesajlar, twitler kombinesini devretmek isteyenlerle doluydu. Fenerbahçe taraftarı büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu ve bunun acısını kimden çıkaracağını şaşırmışt
© 2016