Emin Pazarcı

Akşam

Samimiyetsiz darbe severler

Türkiye, yeni ve sivil bir anayasa arayışı içine girmiş durumda. Ama karşısında oldukça ciddi bir direnç var. En ilginç olanı ise, direnç gösteren bu güruhun daha düne kadar 1982 Anayasası'nı yerden yere vuranlardan oluşması.İsterseniz o günlere dönelim...Türkiye'nin başında, 12 Eylül 1980 Darbesi ile gelip yönetimi gasp eden Milli Güvenlik Konseyi

Lider eşleri

KapadokyaTam da denk geldi. CHP'li şarkıcı Zülfü Livaneli, Sosyalist Enternasyonel'de "Kültürel üstünlük bizde. Sağ ne yaparsa yapsın, kültürel hegemonya kuramayacak" dedikten birkaç gün sonra Kapadokya'da "Anadoludakiler Pazarı" kuruldu. Orada gördük el emeği göz nuru ile yoğrulan milli kültürün ne olduğunu. Keşke Livaneli de gelse, kültürün şarkı

FİŞ ÇEKİLDİ...

Ses kayıtları çıktı ortaya. Adam, yaptıklarını sayıyor ve sonucunu da açık açık söylüyor: "Fişi çekseler aynı koğuşa düşeriz" diyor.Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Ortada şaşırılacak bir durum yok. Kendilerinin dediği gibi o fiş çekildi. Ama aynı koğuşa düşmediler. Çünkü organize suç örgütü kurup yönetmekle suçlanıyorlar. Örgüt zanlıları a

Mataracı ders olsun!

Türk siyasetinin gördüğü çok değişik isimlerden biriydi. "Küçükçü" diyenler de vardı kendisine. Çünkü Gümrük ve Tekel Bakanlığı'ndaki odacı kadrolarını bile para ile sattığı iddiası ile yargılandı.Tuncay Mataracı'dan bahsediyorum. Hikayesi çok ilginçtir...O da varlıklı bir ailenin çocuğuydu. 1977 Seçimleri'nde Rize'den Adalet Partisi Milletvekili o

Hukuk!

Türkiye bir hukuk devletidir. Ülkemizde seçimler hakim teminatında yapılır. Bunun için Yüksek Seçim Kurulu görevlidir; seçimlerin adil ve şeffaf bir şekilde sonuçlanmasını sağlar.Milletvekili seçimlerinin ardından mazbatalarını alan vekiller de TBMM'de kürsüye çıkıp yemin ederler. O yeminin içinde şu ifade vardır:"... Hukukun üstünlüğüne bağlı kala

Ecevit'ten bugüne CHP

Cezaevleri, yasa dışı örgütlerin karargahına dönmüştü. Kurtarılmış bölgeler haline gelmişti. Orada eylem planları yapılıyordu. İçerideki militanlar, dışarıdaki elemanlarına talimatlar gönderiyordu. Cezaevlerinden dışarıya tehdit mesajları gidiyordu...Devletin gözetimi altındaki militanlar, hapiste olmalarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile s

Tarih yazıyoruz

Hiç abartmıyorum. Sadece net bir fotoğraf çekiyorum. Kelimenin tam anlamı ile tarih yazıyoruz...Son birkaç gündür yaşanan gelişmeler ortada:Bu milleti darbeleyen 40 bin insanımızın hayatını kaybetmesine sebep olan ve milyarlarca dolarımızı alıp götüren PKK terör örgütüne diz çöktürdük. Havlu attı, "bitti" dedi ve kendini feshetmek zorunda kaldı.Cum

TRT arşivleri açılsa...

Sabah Gazetesi'nin internet sitesinde dün bir haber vardı. "PKK'ya karşı verilen ilk şehitten" bahsediliyordu ve oğlunun görüşleri yer alıyordu. Babası, 1970'li yılların sonunda katledilmişti.Oysa PKK ilk eylemini 5 Ağustos 1984'te gerçekleştirdi. Saat 21.30 sıralarında Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ne eşzamanlı olarak baskın düzenle

Bitti artık

PKK Terör Örgütü, Türkiye'ye çok büyük zararlar verdi. Çok kan döktü. On yıllarca süren mücadele döneminde Türk'ü ve Kürt'ü ile millet ciddi bedeller ödedi.Sonunda örgüt havlu attı. Gelinen noktada kendisini feshetmek zorunda kaldı. Bunu da bir bildiri ile Dünyaya duyurdu. Şöyle geriye dönüp baktığımızda, yapılan açıklamanın önemi daha iyi anlaşılı

Kendi söküğümüzü dikelim

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Külliye'de düzenlenen Türkiye Basın Federasyonu'nun ödül töreninde bizim de yaramıza parmak bastı. "Eline bir mikrofon, bir de kamera alanın, kendisini gazeteci olarak gördüğünü" söyledi.Aynen öyle. Daha güzel bir benzetme de olmazdı. Dört bir yanımız bunlarla dolu. Bizim mesleğin en büyük sıkıntısı zaten bu tipler