Bekir Fuat

Karar

Sözlerin donukluğunda/ sessizliğin derinliğine

Her şeyi sözlere indirgeme konusunda bir ısrarımız var. Bu zamanla zihinsel bir alışkanlığa dönüşüyor ve bizi kendi içine çekerek geri dönemeyeceğimiz bir noktaya sürüklüyor.Sözlerin ifade gücünü inkâr etmek mümkün değil. Ama bazen, bu ifadeler sınırlarını aşamaz. Sözler ne kadar güçlü olursa olsun, derinlikleri tam anlamıyla açığa çıkaramayabilir.

Erciyes'in gölgesinde Sinan

Erciyes, doğup büyüdüğüm toprak. Köyümdür, gönlümdür. Erciyes'e baka baka büyüdüm diyebilirim.Biz Erciyes'in çocukları yönümüzü Kâbe'ye, Erciyes'e bakarak buluruz. Öyle yöneliriz, öyle yürürüz.Başı hep dumanlı, zirvesi hep karlıdır.Çocukken o tepeyi hep merak ettim. Bir gün zirvesine çıkabilmenin hayallerini kurdum. Çıktım da. Çok özel bir macerayd

Vatanın bir kış günü

Könül ayrılmayır öz baharındanilham baharından, söz baharından.deyirem, vetenin birce kış günü,yahşıdır gurbetin yüz baharındanNebi HezriBirkaç gündür Nebi Hezri okuyorum. Derya deniz bir şair…Şiirlerinde, vatanın bir kış gününü bile gurbetin yüz baharına değişmeyen bir sadakat var.1924'te "rüzgârlar şehri" Abşeron'da, Azerbaycan'da doğar Hezri.Abş

Şiirin vatanı Muhammed Hüseyin Şehriyar

Şehriyar'ım gözüm yaşı sel kimin,Garip sen mi vetanında el kimin,Sevdan üreğimde kara yel kimin,Heç elden özgeye gardaş olar mıHaramzadalardan yoldaş olar mıBu dizeler, yüreğimizde ince ince yankılanan bir sesin çağrısıdır. Bereketli Azerbaycan toprakları tarih boyunca işgale uğradı, halkı acıyla, zulümle yoğruldu. Ama bu toprakların sesi hiç susma

Deli gönlün türküsü

Daraldığında insanın içi, bir ses arar. Derinden, yakıcı bir ses arar."Daha senden gayrı âşık mı yoktur / Nedir bu telaşın ey deli gönül."Ruhsati'nin türküsü yakar geçer.Âşık Ruhsati (1835-1911), Sivas'ın Kangal ilçesinden. Anadolu'nun bağrından. Ne kalemle tanındı ne kılıçla. Bir tek sesiyle ve gönlüyle geldi. Derdini içine atanlara sözcü oldu, sı

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Her gönül bir yük taşır, bir yolda yürür. Kimimizin yolu şehirlerin gürültüsünden geçer, kimimizinki ıssız bir dağ yolundan… Ama bazı yollar vardır ki yalnızca toprağa değil, kalbin içine basar. O yollar bir ömrün değil, bir yüreğin sızısıdır.O yol, dertlerin dile geldiği; ayrılığın, yoksulluğun, ölümün içimizde yankılandığı yoldur.İşte Karacaoğlan

Eski libas gibi âşıkın gönlü

Daraldığında insanın içi, ne yana dönse bir taş duvara çarpar gibi olur. Söz yetmez, susmak ağır gelir. İşte o anlarda bir ses dokunur kalbimize:"Eski libas gibi âşıkın gönlü / Söküldükten sonra dikilmez imiş." Ne bir fazla, ne bir eksik. Bir gönlün sızısı kadar.Erciyes'ten yükselip yüreğimize inen bu ses Seyrani'nindir. Seyrani… Bu toprakların duy

Ben bu cihana sığmazam

Bazı sözler vardır; insanın içinden değil, sanki yıldızlardan dökülür gelir. Ağır ağır iner kalbe; bir kez dokundu mu usulca yerleşir ve bir ömür sızlar, yakar.Bir ömre değil, bütün zamanlara sığmaz…"Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazamCevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam"Bu ses, Seyyid Nesimi'nindir: Cihanı yüreğinde taşıyan ama b

Göç eden kelimeler

Bazen bir şiir sessizce gelir. Gölgesiz, telaşsız, su gibi… Ne yüksek sesle bağırır, ne büyük iddialar taşır. Sadece akar.Sanki suyun ayak sesi gibi...Sohrab Sepehri'nin (1928-1980) şiirleri tam da böyle bir sesle dokunur hayata.Gürültülü çağların dışında kalmayı seçmiştir Sepehri. Sözü bir sığınak gibi kurmuştur.Doğduğu yer Kaşan'dır; ama şiirinde

Külliye rüyası

Rüyamda bu kez Beştepe'deydim.Külliye'nin önünde duruyordum.Dev bir ekran dönüyordu:Katman katman ışık yığını.Her katmanı bir kavram: "Devlet," "Millet," "Reis," "İrade," "Teklik"…Bir görevli yaklaştı, kulağıma eğildi:"Gerçeklik tadında bir rüyaya hoş geldiniz. Lütfen ciddiyetinizi takının." Girişte turnike vardı.Üzerinde dijital bir yazı:"Giren he