Ali Rıza aydın

Yeni Asya

İleri karakol

TDK'na göre: Keşif ve gözetleme amacıyla sınıra yakın, en uç noktada bulunan birlik. Yani, tampon noktada, kefen boynunda; muhtemel her çatışmanın, çarpışmanın ilk muhatabı olan birliktir, ileri karakol!Yazımızda bu başlığı kullanmamızın sebebi, eski asker olan bir ağabeyin lütfedip (!) bendenize gönderdiği bir video kaydı. Sinnen, cismen, -dünyevî

Verebilme meselesi

Vermek, üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek, lütfeylemek; "Veren el alan elden hayırlıdır"1 hadis-i şerifiyle teşvik edilen güzel bir fiil, hayırlı bir ameldir.Zekât ver, sadaka ver, hediye ver, armağan ver; ne verirsen ver. Yeter ki ver. Zekât, varlıklı Müslüman'ın fukaraya olan borcu. Bunun lamı cimi yok, ni

Bilmek

Cenab-ı Hakkın ihsan ettiği büyük bir nimettir, bilmek. Nimete erişmek ise ancak, insanın emeği, çalışması; esbaba teşebbüs etmesiyle mümkün olur.Zira imanı bile, "Cenab-ı Hak, kulunun kalbine, o kul cüz'i iradesini sarfettikten sonra koyuyor."1 Yani, bizden ne istendiğini ve bizim, ne istediğimizi bilmemiz gerekir. Bu itibarla bilgisizlik, yani ce

Barış kuşu

İtaatkâr kullarını mükâfatlandırdığı gibi, isyan eden kullarına da hak ettikleri cezayı takdir eden Rabbimiz, yer ve gök neferatına emretti ve arz sulara gark oldu.Bunun hadisenin adı, Nuh Tufanı. Muti'ler Hz. Nuh'un gemisine binerek kurtuldular; asiler ise canlarıyla, mallarıyla sulara gark oldular. Emr-i İlâhî tahakkuk edince, Kâinatın Hâlık-ı; "

Gazze, gazele döndü

Gazel, sonbaharda dökülen, hayat emaresi sona erip dalından düşen ve rüzgârın önünde savrulan kuru ağaç yaprağı demektir.Şu an Gazze de, gazel gibi değil mi Alçakların dehşet rüzgârı önünde çoluk çocuk, kadın kız, yaşlı genç nice canlar savrulmuyor mu Pusulasız gemi gibi belirsiz bir yöne sürüklenip, sürünmüyorlar mı Ne han kaldı ne hamam, ne de ka

Nâsih, nahif olmalı

Vaaz: Dinî konular üzerinde konuşup, söz ile nasihat etme. Nasihat ise, Türkçede, öğüt ve irşad manasına gelmektedir.Nasihat veren, dini konular üzerinde öğüt veren; cemaati, dinî bilgiler vererek aydınlatan kimseye de, vâiz denilir. Nasihat deyip geçmemek lâzım! Ana baba, evlâdının; öğretmen, öğrencisinin; hoca, talebesinin; kumandan, askerinin nâ

Ama, ama...

Cenab-ı Hak kimsenin dünyasını karartmasın. İnsanın en değerli ve en önemli âzâlarından biri ve başta geleni, göz!Varlığını ve var olanların varlığını onunla görüyor, onunla temaşa ediyor; eşyanın özelliğini, güzelin güzelliğini onunla fark ediyor insan. Ne büyük nimet! Onsuzluğu, ancak onsuzlar bilir. Hayatın başında ya da herhangi bir yaşında, Ya

Birlik olmazsa, dirlik olmaz

Hayatın her safhasında, var olduğumuz her lahzasında birbirimizle dayanışmaya, yani tesanüte muhtacız.Çünkü ayrı olmak, gayrı olmayı netice verir. "Gayr'ın kucağına düşünce fertler, ne sıkıntı biter, ne de dertler! Müslüman, bilhassa "Ben dâvâ adamıyım" diyen adam sırt sırta, el ele, gönül gönüle olmalı; ayrılık gayrılık, nifak şikak gibi harabezâr

Adalet bakanını ziyaret

Bir dönem, afişlerde, Tarihçi Cemal Kutay'ın kaleme aldığı ve 1980 yılında yayınlarımız arasında kitapseverlere arz edilen "Bir Asr-ı Saadet Müslümanı Bediüzzaman Said Nursî" adındaki eser, ana caddelerdeki bilboardlarla tanıtılmasının yanında; zaman zaman gazetelerde, özellikle Cumhuriyet ve Milliyet gazetesinde Risale-i Nurların reklamları yayınl

Vefâsızlık, cefadır

Sırtını dayayabileceğin bir dost ya da o dosta dayanak olabilme; sevdiğine sadakat, sevginin ve muhabbetin devamlılığı, verilen sözün yerine getirilmesi, bağlılığın sürdürülmesi; ihanet etmemek ve benzeri davranışlar, vefâdır.Hakkı teslim etmek, vefâdır. Haklının yanında yer almak da öyle... Vefâ, insandan beklenen samimiyetin neticesi ve şahsiyeti