Nasılsınız

İnsanların birbirinin hâlini hatırını sorması ne kadar güzel. İslâmî ve insanî bir davranış biçimi.

Bunun içindir ki ilk temasta baş vurulan ilk soru:

"Nasılsın"

Soruya, derakap veriler cevap:

"İyiyim."

İnsanlar ya gerçekten tamamen iyi durumda ya böylece, dilleri hep duada! Yani iyiliği, iyi olmayı temenni ediyoruz bu yuvarlak cevapla. Aksi ise, verilen cevap, düpedüz hakikatsizlik olur.

Nasılsın İyiyim. Nasılsın İyiyim...

"İyiyim" de...

"De" bağlacında öyle bir mana yüklü ki bir dokunsan, bin ah hemen hazırdır; eklenir, yüklenir, sıralanır bu "de" sözcüğüne.

Tamam da; hani, biraz önce "iyiyim" demiştin!

İyi olan insanda, bu şekvalar neyin nesi

Ya, bunca zamandır, bunca insandan ezkaza "iyi değilim" cevabı alsa idik eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa insanlar olarak ne yapabilirdik Müştekîye faydamız ne olurdu acaba

Dil, susarsa, "şükrân" olur; sızlanırsa "küfrân" olur nimete.

Bu ayrıntıyı, birbirinden ayırt etmek; bu gerçeği, bilmek gerek.

Zahmetsiz dünyanın, meşakkatsiz hayatın yeri yok ki, bu yerde.

Çünkü her şey, her hâl üzere imtihan.

Emel, bu; iyi olma talebinin hududunu tayin etmek kolay mı

Kimi işine göre, kimi eşine göre, kimi maaşına göre; evine, eşyasına, kurduğu hülyasına, çizdiği dünyasına göre ya iyi oluyor, insan ya da âlemi hüsran!

Çaresi

Çaresi var: Allah'a tevekkül edip, eldekine şükretmek.

Zira "Kâinattaki her şey, ya bizzat güzeldir veya neticeleri cihetiyle güzeldir."1

Bu itibarla, Bediüzzaman; "...Her şeyin iyi tarafına ve güzel cihetine ve ferah verecek vechine bakmak lâzım ki, manasız, lüzumsuz, zararlı, sıkıntılı, çirkin, geçici hâller nazar-ı dikkatimizi celp edip kalbimizi meşgul etmesin"2 tavsiyesinde bulunuyor.

İşte sana, iyi olma yollarının formülü.

Bakmak değil; iyiyi, iyi görmek gerekir.