Ahmet Can Karahasanoğlu

Yeni Akit

Ormanın derinliklerindeki derviş

Ormanın derinliklerindeki derviş AHMET CAN KARAHASANOĞLU İnsan bazen en kalabalık şehrin ortasında hisseder boşluğu… Bir rezidansın 50. katında sessizliği… Uğultu vardır amaanlaşılır bir ses yoktur. İşte bu kaosun içinden öyle bir adam çıkar ki, sessizliği göğüslemekle kalmaz, sessizliğe dönüşür. Varoluşun içine sızan bir ajan gibi o boşluğu yalnız

Rüyada gelen kuş ve kaybolan adam

Rüyada gelen kuş ve kaybolan adam AHMET CAN KARAHASANOĞLU 20'li yaşlarda, ruhumun ilk seferlerine çıktığım o uzun tren yolculuklarında, zaman zaman yazıya sığınır, ezgin kelimeleri günlüğüme dökerdim. Ne o dönem bir anlamı vardı o günlüğün, ne de bugün… Çok sonra anladım ki, seyyahken yazmak, içteki yaban hayvanını teskin etmekten ibaretmiş. Yazdık

Her şeyin cevabını ararken sessizliğin gücünü unuttuk

Her şeyin cevabını ararken sessizliğin gücünü unuttuk AHMET CAN KARAHASANOĞLU Göz temasından korkar olduk. Belki de alıştık; başka yöne bakmaya, doğrudan kaçmaya. Artık kimse kimseye uzun uzun bakmıyor. Belki utanıyor, belki de bakacak bir şey bulamıyor. Çünkü göz göze gelmek sadece bir bakış değil; çıplak kalmak demek. Gözler bir zamanlar duygular

Demir parmaklıklar ardındaki vicdan: Süleyman ve firari aslan

Demir parmaklıklar ardındaki vicdan: Süleyman ve firari aslan Ahmet Can Karahasanoğlu Manavgat'ta güneş, portakal ağaçlarının arasından ağır ağır iniyordu. O esnada bir adam, günün yorgunluğunu bastırma gayesiyle kısa bir uykuya daldı. Adı Süleyman'dı, ona şimdilik "büyülü Süleyman" diyelim. Emekçiydi, gerçek bir insandı; yani alın teriyle kazanıyo