Ahmet Can Karahasanoğlu

Yeni Akit

Emperyalizme karşı direnişte sürpriz çıkış: Grup Yorum

Emperyalizme karşı direnişte sürpriz çıkış: Grup YorumAHMET CAN KARAHASANOĞLU Toplumların ayakta kalmasını sağlayan en temel değer ahlaktır. Ahlakı kaybeden bir toplum, kimliğini, onurunu ve direncini de kaybeder. Bugün karşımızda duran en büyük tehlike, emperyalizmin dayattığı şebek kültürdür. Batı'nın hedonizmle sosladığı tüketim kültürü ve suni

Tahran, Mustafa Prize ve zamanın izleri

Tahran, Mustafa Prize ve zamanın izleri AHMET CAN KARAHASANOĞLU 5 Eylül'de Tahran'a vardığımda, şehir sanki zamana karşı kendi direnişini sürdüren eski bir roman karakteri gibiydi. Kimi sokaklar hâlâ uykudaydı, kimi meydanlarda ise kalabalığın ritmi çoktan başlamıştı. Ritmin içinde küçük bir figür belirmişti. Zaman sessizce akıyordu. Birkaç gün son

Gençleri tehlikeye atan sessiz tehditler

Gençleri tehlikeye atan sessiz tehditler AHMET CAN KARAHASANOĞLU Ahmet Oktay'ın şiirinden bir bölümle başlayalım ki, bu yazıdaki muradımız daha net anlaşılsın. Ürktüm bu yüzlerden/Bu kadın yüzleri ki güzellik saptırır îmânı örtünmelidir Mangalın korunu avcuna koy da hatırla: nasıl unutmuştu 20 yıl Kur'ân'ı İbnü'l Cella Yine bir kız çocuğu. Henüz on

Yaprağın düşüşü ve insan ömrü

Yaprağın düşüşü ve insan ömrü AHMET CAN KARAHASANOĞLU Yaşlılık, insanın soyuna boyun eğmesidir… Bir gün aynaya bakarsınız ve karşınızdaki sanki sizin yüzünüz değildir. Belki de o anki ruhunuza ait olmayan bir siz vardır aynada. Geçmişin façası gibidir her çizgi. Her iz, bir yara darbesi gibi hayatın şiirini fısıldar durur. Çocukluktan ergenliğe, or

Adalet çürürse, milletin vicdanı da çürür

Adalet çürürse, milletin vicdanı da çürür Ahmet Can Karahasanoğlu Bu yazıyı yazıp yazmamak arasında kalıyorum. "Batılın tasviri, saf zihinleri idlal eder" derler. Görmezden de gelemiyorum; çünkü büyük bir sosyal çürüme var. Üstelik kötülük, görmezden gelince kaybolmuyor. Aksine, her seferinde daha da büyüyor. Bu sabah önüme düşen bir haber… Dört ya

Yabancı acılar, tanıdık yorgunluklar

Yabancı acılar, tanıdık yorgunluklar Ahmet Can Karahasanoğlu Baklalı'da, duvarları rutubetten yer yer dökülmüş, kesif bir idrar kokusunun hâkim olduğu kahvede, yirmili yaşlarında bir genç bulduğu sokak köpeğinin hikâyesini anlatıyor. Hayvancağızı açlıktan ölmek üzereyken bulmuş. Anlatırken gözleri yaşarıyor. Önüne konulan çay soğumuş ama aldırmıyor

Ormanın derinliklerindeki derviş

Ormanın derinliklerindeki derviş AHMET CAN KARAHASANOĞLU İnsan bazen en kalabalık şehrin ortasında hisseder boşluğu… Bir rezidansın 50. katında sessizliği… Uğultu vardır amaanlaşılır bir ses yoktur. İşte bu kaosun içinden öyle bir adam çıkar ki, sessizliği göğüslemekle kalmaz, sessizliğe dönüşür. Varoluşun içine sızan bir ajan gibi o boşluğu yalnız

Rüyada gelen kuş ve kaybolan adam

Rüyada gelen kuş ve kaybolan adam AHMET CAN KARAHASANOĞLU 20'li yaşlarda, ruhumun ilk seferlerine çıktığım o uzun tren yolculuklarında, zaman zaman yazıya sığınır, ezgin kelimeleri günlüğüme dökerdim. Ne o dönem bir anlamı vardı o günlüğün, ne de bugün… Çok sonra anladım ki, seyyahken yazmak, içteki yaban hayvanını teskin etmekten ibaretmiş. Yazdık

Her şeyin cevabını ararken sessizliğin gücünü unuttuk

Her şeyin cevabını ararken sessizliğin gücünü unuttuk AHMET CAN KARAHASANOĞLU Göz temasından korkar olduk. Belki de alıştık; başka yöne bakmaya, doğrudan kaçmaya. Artık kimse kimseye uzun uzun bakmıyor. Belki utanıyor, belki de bakacak bir şey bulamıyor. Çünkü göz göze gelmek sadece bir bakış değil; çıplak kalmak demek. Gözler bir zamanlar duygular

Demir parmaklıklar ardındaki vicdan: Süleyman ve firari aslan

Demir parmaklıklar ardındaki vicdan: Süleyman ve firari aslan Ahmet Can Karahasanoğlu Manavgat'ta güneş, portakal ağaçlarının arasından ağır ağır iniyordu. O esnada bir adam, günün yorgunluğunu bastırma gayesiyle kısa bir uykuya daldı. Adı Süleyman'dı, ona şimdilik "büyülü Süleyman" diyelim. Emekçiydi, gerçek bir insandı; yani alın teriyle kazanıyo