Gençleri tehlikeye atan sessiz tehditler

Gençleri tehlikeye atan sessiz tehditler

AHMET CAN KARAHASANOĞLU

Ahmet Oktay'ın şiirinden bir bölümle başlayalım ki, bu yazıdaki muradımız daha net anlaşılsın.

Ürktüm bu yüzlerden/Bu kadın yüzleri

ki güzellik saptırır îmânı örtünmelidir

Mangalın korunu avcuna koy da hatırla:

nasıl unutmuştu 20 yıl Kur'ân'ı İbnü'l Cella

Yine bir kız çocuğu. Henüz on altı yaşında. Mersin'de bir araçta kafasından vurulmuş halde ölü bulundu. Adı gazete sayfalarında, yüzü sosyal medyanın karanlık arşivinde.

Fotoğraf karelerinde yanında bir erkekle gülümseyen, elinde bir şarap kadehi... Belki birtakım özgürlükçü sekülerlere masum bir anı fotoğrafı gibi geliyor. Ama nihayetinde bu genç yaşta teşhir edilen bedenler, alkolün de etkisiyle kontrolü kaybeden şuur... Sonrasını hepimiz biliyoruz: "Bir otel odasında ölü bulundu" başlığıyla üçüncü sayfa haberine konu olan masum bir genç.

Bu olaylarla ilgili rahatsız olduğunu yazan sekülerlere neden denk gelemiyorum Tabii ki silah bulundurmayı eleştiriyorlar ama o silahın kullanılmasına tesir eden alt sebepleri hiç düşünmüyorlar.

Teşhirin bilinçaltındaki etkilerinden bîhaberler. Genç bir kızın geç saatlerde böyle alkollü mekânlarda bulunmasının kışkırtıcı etkisinden bahsetmiyorlar.

Ama ahlâk, edep denildiğinde "Sizin aklınız belinizden aşağıya çalışıyor; bu yüzden kadınları tutsak etmek istiyorsunuz. Sadece çıplaklık değil erkek şiddetini de görmeniz lazım" diye de yağ gibi üste çıkabiliyorlar.

Erkek şiddeti var elbette fakat suçların yüzde 80'den fazlasında madde bağımlılığı, yanındaki kendini teşhir eden bir kıza başka birinin laf atması veya bakması, alkol ya da farklı bir maddenin etkisiyle şiddete başvurdukları görülüyor.

Buna rağmen batı kompleksi yüksek, ezik, hastalıklı kafalar seksen yıldır özgürlük adı altında tecavüzcülerin, sapkın istismarcıların dolaylı destekçisi oldu.

"Masum bir fotoğraf, ne var bunda" diyerek geçiştirilen o kadehin içindeki şarap, taze bir çiçeğin üzerine döküldüğünde ne etki yaparsa 16 yaşındaki kıza da aynı etkiyi yapar. Bahse konu fotoğrafların genç ölümün ilk durağı olduğunu anlamamız gerekiyor.

Sürekli tekrar eden, sadece oyuncuları değişen filmin adı: Ölüme götüren özgürlük. Genç kızların başrolünde olduğu filmde erkek arkadaşlar, yüksek katlı otel odalarından düşmeler, ilaç şişeleri, "kazaydı" ifadeleri... Sıkılmadınız mı sürekli tekrar eden bu bahtsız filmi izlemekten

İçinde bulunduğumuz tüketim devrinin en büyük problemi gevşemeyi, laçkalaşmayı körüklemesidir. Laçkalık, avanaklığın dopingidir.

Kurbanı suçlamak ahlaki değil biliyorum fakat burada vermek istediğim mesaj, kurbanı kurban yapan sadece kendi seçimleri değil. Toyluğun da etkisiyle kolayca yönlendirilebilmesi. Onu yönlendiren sosyal medya araçlarının denetimsizliği de en önemli sebeplerden biri. Ortada bir devlet varsa, sosyal medya araçlarındaki özentili, şımarık gösteriş budalası hayat propagandasına dur demeli. Bu diktatörlük değil tam tersine halkın kontrolü adına yapılan bir müdahaledir. Rus başkanı Putin'in politikaları bu konuda iyi bir örnektir.

Evet, sosyal medya çocuklarımızı elimizden öyle sinsi bir şekilde alıyor ki, biz farkına varana dek odalarının penceresinden sızan o yapay ışık onları başka bir varlığa dönüştürüyor. İhtişamlı hayatların, sürekli gülücüklü pozların ardındaki ezikliği herkes gizliyor. Bıçkın şapşolozların tabiriyle "like" alacaklar... Kendi ailelerinden daha önemli gibi geliyor bir başkasının "like"laması. Özgürlük vaadiyle kafeslenmiş bir gençliğin "ah" sesleridir bahsettiğim ölümler. Kontrolsüz ve sorumsuz olmanın adını değiştiren kahpe bir sistem var. Cambaza bak derken ruhunuzdaki masumiyeti çalıyorlar.

Bunun adına ister Tapınak Şövalyeleri, Siyonizm, deyin ister başka ıvır zıvırlar... Ama çocuklar böyle böyle ölüyor beyler. Morglarda çürüyen o taze bedenlerin vebali hepimizde.