Hatay'da 3 yıldır donan hayat
AHMET CAN KARAHASANOĞLU
23 yaşında bir delikanlı. Hatay depreminin tüm sarsıntısını yalnızca bedeninde değil, şuuraltının en derin mahzenlerine kadar hissetmiş.
İronik bir şekilde adı Barış. Oysa iç dünyasında derin bir savaş patlamış durumda.
Üç yıldır evden dışarı çıkmıyor, özel bakımlarını yapmıyor, tırnaklarını kesmiyor hayatla tüm irtibatı kesik.
Geçtiğimiz günlerde Barış'ı zorla evden aldılar; saçlarını, tırnaklarını kestiler, banyo yaptırdılar.
Keşke bir travmayı çözmek bu kadar kolay olsaydı.
O zaman tüm sokak çocuklarını toplar, yıkar, paklar ve iyileştirirdik.
Oysa bellekteki kiri kim temizleyecek
Belleğin uzağındaki acıları kim tımar edecek
Her şeyi kolay sanıyor insanoğlu.
Annesini düşünün… Kim ister o annenin yerinde olmayı
Yakınlarını bedenen, oğlunu ruhen kaybetti.
Bir zamanlar okul birincisiymiş Barış.
Frenk filozof Foucault, "Disiplin, insanın kendini cezalandırmasıdır." demişti.
Çok düzenli insanlar hayatlarında ciddi bir sarsılma yaşadıklarında, lakayıt insanlar kadar kolay toparlayamıyorlar; tamamen dağılıyorlar.
Depremle birlikte Barış'ın hayatında her şey anlamını yitirmiş.
Mecbur olmasa yemek yemiyor, tuvalete gitmiyor.
Zorunlu tüm fizyolojik ihtiyaçları bir ihtiyaç olmaktan çıkarabilirse, bu yalan matriksten de çıkacağına inanıyor.
Bu kadar genç yaşta hayat anlamını yitirdiğinde, yerine koyduğumuz tüm kelimeler boşa düşüyor.
Bu travmayı anlatabilecek bir kelime henüz yok.
Çünkü deprem yalnızca binaları değil, anlamın temellerini de yerinden etmiş.
Korkuyor, bu yüzden uyuyacağı zamanı bekliyor.
Suçluluk hissediyor, bu yüzden hayattan kopuyor.
Kaybolmak istiyor, bu yüzden kimseye tepki vermiyor.
Barış'ın savaşı aslında kendiyle.
Dünyaya adapte olamayan bir insanın çığlığı bu.
Annesi şöyle diyor:
"Oğlum çalışkan bir çocuktu. Herkes onunla gurur duyardı.
Depremden sonra her şeyi bıraktı. Artık konuşmuyor, banyo yapmıyor, sadece telefonla oynuyor.
Şimdi 'ben öleceğim' diyor. Bazen 'ya sen ölürsün ya da ben' diyor."
Bu sözlere sadece cümle olarak bakmayın.
Bu kadının sözlerinde çok derin bir varoluş acısı var.

36