Abdüllatif Uyan

Türkiye

Nehre atılan kitap!..

Hakîm-i Tirmizîhazretlerinin tasavvufla ilgili bir kitabıvardı ki, çok önemli ilimlerle doluydu.Onu bir talebesine verip;"Git, bunu Ceyhun Nehri'ne at da gel!"diye emretti.Talebe, "peki" dedi.Ve onu alıp nehre vardı.Ama atmaya kıyamadı.Döndüğünde sordu hocası:"Kitâbı attın mı evlâdım""Attım hocam.""Peki, ne gördün atınca"Başını öne eğdi."Bir şey gö

"Günah ateştir" ne demek

Tirmiz'de dünyâya gelenHakîm-i Tirmizîhazretlerinin zamânında âbid ve zâhid biri vardı ki, inanmazdı bu zâtın büyüklüğüne.Aleyhinde konuşurdu.Tâ ki, Resûlullah Efendimiz o kimseyi îkaz edene kadar.Şöyle ki;Bir gece Efendimiz bu kişinin rüyâsına girerek;"Tirmizî'nin kıymetini bil! Ebedî saâdete kavuşmak istiyorsan, onun hizmetine koş, vakit geçirme!

Herkese şefkat gösterirdi...

Tirmiz'de dünyâya gelenHakîm-i Tirmizîhazretleri, büyük hadîs imâmıdır.Tasavvufta da yüksekti derecesi.Tevâzu sâhibiydi...Kaçardı dünyâdan.Herkese karşı çok şefkatliydi.Hattâ hayvanlara bile...Ev olarak küçük bir kulübesivardı ki, kapısı bile yoktu bu yerin.Bir perdeasılıydı kapı yerinde.Bir sene hac içinterk etti kulübeyi.O ayrılınca bir köpek, bi

Anneye hizmetin mükâfatı

Hakîm-i Tirmizîhazretleri, büyük hadîs imâmıdır.Gençliğinde kalbi "ilim öğrenmek" için yanıyor, buna kavuşmanın yollarını arıyordu. İki de arkadaşı vardı. Bir gün üçü uzun uzun konuştuktan sonra"Dînî ilimleri öğrenmek için sefere çıkmalıyız"diye karar verdiler.Hakîm, koşarak geldi annesine:"Anneciğim! Biz sefere çıkıyoruz.""Ne seferi oğlum""İlim öğ

Kimseye kızmayan zat...

Tirmiz'de dünyâya gelenHakîm-i Tirmizîhazretleri, Allah dostu bir velîdir.Kimseye kızmazdı...Her sıkıntıda, kendinde arardı kusûru.Nitekim bir gün, en "yeni elbisesini" giyip çıkar evden.Cumâ namazına gidecektir.Birkaç talebesi de vardır yanında.Az sonra bir sokağa girerler. O sokakta kötü huylu bir "kadın" vardır.Şirret mi şirret.Bir evin ikinci k

Pişmanlık ateşiyle yanmak!..

Tirmiz'de dünyâya gelenHakîm-i Tirmizîhazretleri, Allah'tan çok korkar, kaçardı her günahtan.Şöyle ki;Hakîm, henüz gençtir.Güzel ve yakışıklıdır.Bir kadın, gönlünü ona kaptırır. Devamlı peşinde dolaşır...Bir gün onu yalnız görür.Ve usulca yaklaşıp;"Merhabâ!" der.O bakar ki, genç ve güzel bir kadın.Cilveler yapıyor kendisine.Birden kan sıçrar beynin

"Yazık oldu zavallıya!"

Edirne'de yaşâyan Allah dostlarındanŞekmetî Mehmet Efendihazretlerinin yanına, kötü huylu bir kişi gelir.Sohbetini dinler.Büyük zevk alır.Ancak bir müddet sonra sessizce ayrılıp gider oradan.Gelmez olur artık.Onun ayrılmasına üzülür mübârek!Yakınları;"Efendim, niçin bu kadar üzülüyorsunuz" derler.Cevâbında;"Nasıl üzülmeyeyim. O, bizden ayrıldı, ama

"O, benibenden iyi biliyor"

Edirne'de yaşıyan Allah dostlarındanŞekmetî Mehmet Efendibir kış günü, Edirne pazarında dolaşırken birinin hizmetçisini görür. Sırtında tek bir gömleği vardır zavallının.Titremektedir soğuktan!Usulca yaklaşır ve kendisine;"Evlât! Efendine söyle de sana bir palto alsın, olmaz mı"derHizmetçinin cevâbışaşırtır büyük zâtı.Şöyle ki;"Lüzum yok. O, benibe

Merhamet etmeyene merhamet olunmaz!

Allah dostlarından ve Edirne toprağını nurlandıran büyüklerden biri deŞekmetî Mehmed Efendi'dir.Bir yıl, talebesiyle,hac yolculuğuna çıkarbu zât.Yolda küçük bir kızcağızgörür.Üstü başı yırtık.Perîşan vaziyette.Çok fakîr olduğu bellidir hâlinden. Yol kenarında ölü bir kuşgörür bu küçük yavrucak.Eğilir, onu alır.Bellı ki, rızık yapacaktır.Yaklaşır mü

Tövbekâr kadın!..

Allah dostlarından ve Edirne velîlerindenNûreddîn Baba'nın bir talebesi vardır ki, çokyakışıklıdır.Üstelik takvâ sâhibidir.Günahtan çok korkar.Olacak bu yaAhlâksız bir kadın,âşık olur bu gence.Peşinde dolaşır...Ama genç, yüz vermez. Bir gece delikanlı odasında ders çalışırken çalınır kapısı. Açtığında yine bu kötü kadını görür eşikte.Sertçe sorar:"