Ünal Bolat

Türkiye

Öyle özlüyorum ki

"Sokakta gördük mü kömür yüklü bir at arabası, kamyon, hemen o evin önüne toplanırdık."Her seferinde içimde buruklukla geçiyorum. Ama geçerken içimdeki mutluluğun tarifi, tarifsiz. Yine şükrediyorum bu sokakları gördüğüm için. Bu sokaklardaki dev gibi görünen küçük evleri mavisi, çivit yeşili, pembesi nar kırmızısı. Yan yana sıra sıra... Hepsi sank

Aradan bir hafta geçti

"Sabah annem sessizce odaya girince anladım. Enişteciğim için emri hak vaki olmuştu."Geçen hafta yine bugün hatıramı sizlerle paylaşmıştım. Çocukluğumda yaşadığım çocukça ama hayat boyu unutulmaz hatıramı dile getirmiştim...Mahallemizde imkânı olan çocukların bakkaldan aldıkları holihoplarıyla oynarken bizim imrenerek onlara baktığımızı o sırada en

Kabir taşlarının söyledikleri

"Şimdi, hiç ölmeyecekmiş gibi kendimizi kandırıp, ölümden kaçtığımızı zannediyoruz!.."Ölüme uzağız artık. Çok uzak hem de. Son yüzyıldır ölümü âdeta hayattan çekip almışız. Şehrin en uzak ve en yüksek yerleri, kabristanlar için biçilmiş kaftan olmuş!Bize epey uzak ama bir o kadar yakın yerler seneden seneye -o da olursa- iki defa gittiğimiz ve "gör

Her yerde onu görüyorum!..

"Birkaç saat önce gördüğü konuştuğu insan, üstü tamamen örtülü karşısında yatarken..."Bir mahalle. Yeni demişler adına. Son 10-15 yılın getirdiklerinden olsa gerek; ilçelere bağlı köylerin mahalleye dönüşmesi. İlçelere de "kaza" denirdi eskiden oysa Hâlbuki o nefis köy havasıyla, düzayak ya da en çok iki katlı müstakil evleriyle, evlerin yemyeşil b

Hepsini tek tek kendisi dağıttı

"Cuma namazı sonrası hutbe konusunu anladığımız şekilde özetleyince mest olduk."Erzurum'dan Çat ilçesi ve köylerinde geçmiş günde bir cuma vakti yaptığımız kitap satışlarını anlatmaya bugün de devam ediyorum. Bize hizmette inşallah mahcup olmayız dediklerinde asıl biz mahcup olmuştuk."Hele cuma namazını eda edip kitapları nasibi olanlara bir kavuşt

İkramın hasına kavuşmak

"Bizi sakallı nur yüzlü, gayet kibar bir köylü karşıladı. Cami bahçesine sohbete götürdü."Akdeniz bölgesinin genci olarak 1979 senesinde kışıyla meşhur, "Doğu'nun sınır taşı,Erzurum'un Dadaşı" diyarına öğrenim için gittim.Çok kıymetli öğretim üyelerinin ecdadımızı ve özellikle de atamız Osmanlıları samimiyetle anlatmalarıyla sevgimiz de arttı, onla

İspatı zor olsa da

Paraya aşırı ihtiyacım olduğunda içimden "şimdi bir 10 liram olsa..."diye geçirdim. İlk kez böyle bir şey olmuştu...Bundan yaklaşık 7-8 yıl öncesi idi. Çok kez olduğu gibi parasız kalmıştım. Aşırı ihtiyacım hâsıl oldu. Evime bir şeyler almadan gitmek âdetim değildir. Hâlen bu hâl üzereyim. İnsanlardan karşılıklı ya da karşılıksız para ve bir şey is

Oyuncak dünyası...

"O gün belki de o aile apartmanında ekonomik durumu en zayıf olan kişi oydu..."Atışalanı semtinin dar sokaklarında aile büyükleri ile bayram geçirmeye gelmiş minik bir kızım. Holihop denen yuvarlak çemberin moda olduğu, almayanın kalmadığı, bir iki kalanın da boynunun bükük olduğu yıllar, kaldırıma oturmuş boynu büküklerden biriyim. Maddi açıdan ço

Güllüceli Teyze'nin duası

"Devlet sadece kanunla, bina ile değil; bazen bir teyzenin kalbinden kopan duasıyla ayakta durur."Niğde'de bir devlet dairesindeydim. Kalabalığın arasında dikkatimi çeken bir yaşlı teyze oldu. Sonradan öğrendim, adı Hayriye Teyze. 90'ına merdiven dayamış, vücudu titrek, hasta bir kadıncağız. Sessizce oturuyordu önce, bir süre ortalığı seyretti."Dev

Ormancı Cafer affetmez!

"Aman ha! Devletin ormanına zarar vermeyelim. Ormancı Cafer affetmez" sözü yayılır...Ormancı Cafer amcanın görev hassasiyetini anlatmaya bugün de devam ediyorum...Dilden dile, ağızdan ağıza eşini bile mahkemeye verme olayı anlatılırdı. Küçüklüğümüzde bazılarımız "insan eşine bunu yapar mı" değerlendirmesinde bulunmuşuzdur. Bu konu ile ilgili aşırı