"O hâlde gel aramıza..."

"Bu adam kendi çocuklarına da aynı mıydı bilemiyorum ama bize bir düşman gibiydi!.."

Benim çocukluğumda yetiştirme yurdunda belirli dönemlerde yeni çocuklar gelir katılırdı aramıza Çocuklar kendi aralarında yeni gelen çocuğa sorarlardı:

-Gece yatağını ıslatıyormusun

Siz "Aa ne kadar ayıp bir soru" diyebilirsiniz belki ama yetiştirme yurtlarında böyle sorular sıradan bir gelenekti. Yine böyle bir günde şişmanca bir arkadaş demişti ki sorumuza cevap olarak:

-Ben yatağımı hiç ıslatmam

Hoş zaten doğru söylemez ise ertesi gün yalanı ortaya çıkacak bir durumdu bu. "O hâlde gel aramıza" dedik.

Bizim koğuşumuz altına kaçırmayanlar koğuşuydu. Meğer bizim bu arkadaş gece altına kaçırıyormuş ama utandığı için saklamaya çalışıyormuş. Çünkü yaşımız artık altı yedi yaşlarına gelmişti.

Ertesi gün baktık bu arkadaş bir telaş içerisinde Herkes yatağından erken kalkıp lavaboya elini yüzünü yıkamaya giderken, bu arkadaş yatağından ayrılmak istemiyor gibiydi. Göz ucuyla takip ettiğimizde anladık durumu. Ne yapsın garibim altına kaçırmış. Yorgan ile üstünü örtmeye çalışıyor.

Biz görmezden gelmeye karar verdik. Ses çıkartmadık. Belki ilk günün heyecanıyla olmuştu. Ertesi gün sabah yine aynı. Ertesi sabah yine... Derken bu iş bir gün açığa çıkacaktı. Bu kesindi ama bakalım nasıl olacaktı..

O yıllarda yurtta bir gece nöbetçisi Ahmet Efendi vardı. Evli barklı olan hatta çoluğu çocuğu da olan bu adam kendi çocuklarına da aynı insafsızlık ve merhametsizliği de mi gösteriyordu bilemiyorum ama buradaki çocuklara karşı sanki bir düşman gibiydi. Böylesi acımasız, böylesi merhametsiz bir yaklaşımı vardı.