-Merhum Şükrü Karakaya'ya rahmetle-
"Sordum sarı çiçeğe, kırkları bilir misin Çiçek eydür; ey derviş, kırklar Allah yâridir." Yunus Emre
Bu seri, emanetini teslim edip sırlanmadan evvel, karşılaştığı derviş namzetine gönlünü açan bir
dervişin, yolda gördüklerini aktardığıdır. Yaşanmıştır.
Bu yazı dizisinde talibi ve matlubu mezc olmuş olarak görebilir, soranla cevaplayanın hemdem,
hemrâh ve hatta gümrâh yürüyüşüne tanıklık edebilirsiniz.
Derviş ve namzet temsilleriyle aktardığım cümleler, umulur ki sadırlara şifa olur.
Namzet: Selamunaleyküm. Nasılsınız efendim
Derviş: Aleykümselam. Sağ olun şikayet yok. Siz nasılsınız
Namzet: Elhamdülillah biz de iyiyiz. Rahatsız etmiyorumdur inşallah.
Derviş: Şikayetin olmadığı yerde n'olur
Namzet: Epeydir sohbet edemez olduk. Özledik gayrı.
Derviş: Sağ olun.
Namzet: Siz de efendim. Özlediysek sebebi sizin güzelliğiniz.
Derviş: Gönüller birdir.
Namzet: Bunu söylediğinize sevindim. Aslında şu anda konuyu aşk bahsine getirip, şöyle etraflıca bir aşk sohbeti dinlemek isterim sizden.
Derviş: Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah...
Namzet: Subhanallah!.. Nasıl böyle on ikiden vurmayı başarıyorsunuz Öyle güzel ifade ettiniz ki. Maşallah...
Derviş: Kendi bilir.
Namzet: Hem de her şeyi.
Derviş: Evet.
Namzet: Peki, cüzi miktar da olsa biz nasıl bilebiliriz, öğrenebiliriz