Süpermen Çanakkale'yi kurtarabilir mi

Yapayla gerçeğin, kadimle popülerin, hakikatle yalanın birbirine zıt tabiatlarından doğan çekim gücü; günün sonunda birini diğerinin içinde eritip mezcediyor. Hangisinin galip geleceği senin idrakin, senin algın, senin yakinin, senin gayretin, senin tekâmülünle belli oluyor.

Ezineli Yahya Çavuş, Bigalı Mehmet Çavuş, Seyit Onbaşı ve daha sayamadığımız pek çok kahramanın da o günkü kendi idrak, gayret ve şecaatleri; hakikatin galebe çalmasına vesile olmuştu. O gün o kahramanların hiçbiri bir "Süpermen" beklemiyordu.

"Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm ü dîde-i ekvan olan Âdemsin sen" Şeyh Galip

Maddi ve manevi olarak beslendiğimiz tüm kaynaklar kimliğimizi ve hayata bakışımızı oluşturur. Temiz kaynaktan su içen sağlıklı, bulanık kaynaktan su içen hasta olur veya onun bünyede nasıl bir etki yapacağını bilemeyiz.

Günümüzde insanlığın en büyük sorunlarından biri maddi ve manevi olarak sağlıklı beslenememek. Üç beş şirketin sunduğu belli başlı şeylerle besleniyor ve güdülüyoruz. Bu şirketlerin bazısı bedensel gıda bazısı ruhsal gıda üretip pazarlıyor. İşin bedensel gıda boyutuna girmek bile istemiyorum. Ruhsal boyutunu ise medya üst başlığında ele alıp; sinema, dizifilm, animasyon, dijital medya, müzik sektörü, tv vs. mecralarında sunulan suni, kurmaca, yapay, hayali, -mış gibi yapılan her türlü üretimi katarak düşünebiliriz.

Üretilen bu suni, kurmaca, yapay, hayali hayatların ve kahramanların popülerleştirilmesi, onların gerçek ve doğruymuş gibi algılanmasına sebep oluyor. 'Herkes bunu konuşuyorsa vardır bir bildikleri' mantığı çoğu zaman yanıltıyor. Üstelik bu popülaritenin sürekli tekrarlanması bir süre sonra onun 'normal' ve 'zaten olması gerek şey' zannedilmesini sağlıyor. Ancak popülizm, bencil ve vefasızdır. Kendinden başkasına alan bırakmaz, o alanda da fazla duramaz. Örneğin; A isimli sanatçı popüler olduğu dönemde her yerden karşınıza çıkar. Radyo, tv, gazete, sosyal medya, otobüs, sokak, kafe vs. her yerden adeta hücum eder. Başka kimseye alan bırakmaz. Sonra üreticiler B isimli sanatçıyı piyasaya sürdüklerinde A sanatçısının esamesi okunmaz. Herkesin teveccühü B'ye yönelir. Hiç kimse A'ya vefa göstermez. Bu böyle sürüp gider.