Günün birinde bir yazıya konu olacağından habersiz olmak

"Hayat çok boş abi."

'Doğrudur. Niye'

"Babam öldü."

'Baban hayat mıydı'

"Evet. O benim hayatımdı, hayat da onun her şeyiydi. Daha ödenmemiş borçları, evlenmemiş çocukları, yapılmamış yatırımları, gezilmemiş yerleri, yaşanmamış mutlulukları vardı. Hepsi bitti. Hayat çok boş abi."

Şemsipaşa Camii'nde namaz sonrası yanıma gelip yekten konuya girerek, "Hayat çok boş abi." diyen vatandaşın, günün birinde bir yazıya konu olacağından haberi yoktu. (Milletin acılarını pazara çıkarıyorsunuz demeyecekseniz bir şey anlatacağım. )

Öyledir. İnsan neyi, nerede, ne için yaşadığını bilemeyebilir. Yıllar sonra bir gün bir yerde karşılaşıverir ve arada geçen zaman dilimine rağmen tüm parçalar birleşiverir. Hayatın güzelliklerinden biri de bunun böyle olmasıdır kanaatimce. Yani geleceği, gaybı bilmiyor oluşumuz bir lütuf olsa gerek. Aksi halde ne ümidimiz kalırdı ne korkumuz.

"Hayat çok boş abi." diyen vatandaşımızın Baba Âdem'den bugüne tüm insanlığın kesin olarak bildiği tek gerçekle, yani 'ölüm'le bu kadar yakından karşılaşması ilk kez olmuş olacak ki, bütün hayatı sorgulamaya başlamış. Fakat vardığı sonuca bakılırsa netice pek de parlak değil. Çünkü hayat, hayatın içindekilere bel bağlamadığınız zaman anlam kazanır. Hayat, el- Hayy (c.c) olanla nispetiniz ölçüsünde değerlenir. Aksi halde değil babanız, en ufak bir kaybınız bile karanlıklar içerisinde yolunuzu kaybetmenize sebep olabilir.

Dünyadaki her şey, dünyadakileri Yaradan'ın (c.c) tecellisini görmek içindir. Ölüm de buna dâhil. Düşünsenize dünyadaki her şeyi yaratan Allah, -hâşâ- boş bir iş yapar mı Evet, dünya O'nun (c.c.) indinde değersizdir, eyvallah, ama boş değildir. Kullarına Kendi'ni tanıtmak için bir vesiledir. Kime 'Habibim' dediğini, tüm mahlûkata göstermek ve bildirmek içindir. Bu dünyada O'nu (c.c.) tanır ve Habib'ini (s.a.v) bilirsek, hiçbir şey boşa yaşanmış olmaz.