Salih Uyan

Türkiye

Midesi kalkan yamyam!

Bir insan düşünün...Televizyonun karşısında oturmuş büyük bir iştahla insan eti yiyor. Elinde ve ağzının kenarlarında kan lekeleri var. Bu sırada televizyonda "The Young Cannibals" filmi başlıyor. Hani şu meşhur yamyam filmi... Biraz seyrettikten sonra gözlerini kaçırıyor adam. İçi kaldırmıyor bu vahşet görüntülerini. Midesi kalkıyor. Sonra da kana

Gazze ve yabani soylular

Gazze günlerdir karanlıkta... Su verilmiyor, gıda yardımı engelleniyor. Hıçkırıklara bulanmış ninniler, bomba seslerini bastırmaya çalışıyor. Çocukların gözlerine birikmiş korku dolu ifadeler, şehirden yükselen dumanlarla gökyüzüne dağılıp bir gözyaşı bulutuna dönüşüyor.300 yıl önce aydınlandığını iddia eden sözde medeni ülkeler de sivil halka yapı

Yazamıyorum, ohâlde varım!

Bazen kitapçıların çok satanlar rafında ilginç kitaplar görüyorum. Kapaklarında genelde kolları uzun gelen bir kazak ve kahve fincanına sarılan eller oluyor. Kitabın içinden ayrılık acısına bulanmış kelimelerin hıçkırık sesleri geliyor kulağıma. Atarlı kelimeleri satır köşelerinde bir tespih gibi sallayan ergen cümleler, isyankâr paragraflarda volt

Yağ kokusu ve gürültü

Yıllar önce çalıştığım okulda teneffüs saatinde asansöre bindim. Asansörde anaokuluna yemek getiren iki kişi vardı ve içeride çok ağır bir yağ kokusu hissediliyordu. Kendi kendime, "Ne kadar zor bir iş! Adamlar bütün gün bu kokunun içinde çalışıyorlar" diye düşündüm. O sırada adamlardan bir tanesi, "Hocam, Allah size kolaylık versin. Bu gürültünün

Dorian Gray Sendromu ve rıhtım

Oscar Wilde'ın yazdığı "Dorian Gray'in Portresi" kitabını okuyorum bugünlerde. On Dokuzuncu Yüzyılda yayınlanan bu romanda çarpıcı bir bölüm var. Dorian Gray ismindeki karakter, ressam tarafından yapılan portresine bakarak şu sözleri söylüyor; "Ne hazin! Ben yaşlanıp çirkin ve iğrenç bir şey olacağım. Oysa bu portre hep genç kalacak. Yaşı şu hazir

Sevinçliyiz hepimiz!

Pazartesi sabahı ilk zil çalacak ve tüm ülkede tatlı bir telaş yaşanacak.Okula yeni başlayanların evden ayrılma endişesiyle, kariyer sahibi öğrencilerin kavuşma sevinci koridorlarda kol kola gezecek yine. Tatile veda etmenin hüznüyle okula yeniden merhaba demenin mutluluğu sarmaş dolaş tahta sıralara yerleşecek. Anne babaların duaları eylül rüzgârı

Sakin olun ve eğlenmenize bakın!

Güney Kore'de patlayan ve bütün dünyaya yayılan K-pop akımıyla ilgili geçen aylarda eleştirel bir yazı yazmıştım. Bir kişi sosyal medyada şöyle bir yorum yaptı; "Abartmayın her şeyi! Kızımla birlikte bu grubu takip ediyoruz ve çok eğleniyoruz. Çok tatlılar ve insan sevgisiyle dolular. Siz de içinizdeki öfkeden kurtulun, sakin olun ve eğlenmenize ba

Ben çıktım, kâğıt gitti!

Borsa ilginç bir dünya... Ben de bir süre önce biraz bulaştım. Etrafımda da genellikle benim gibi ufak hesaplarla büyük hayaller kuran insanlar var.Bir araya geldiğimizde hep birlikte büyük bir gürültüyle piyasa analizleri yapıyoruz. "Ben çıktım, kâğıt gitti iyi mi" ile başlayıp "Benden sonrakiler de kazansın" tesellisiyle devam eden ve "Kâr cebe y

Sahibinden az katlanmış bisiklet

Yazın başında bir hafta sonu erkenden boğaz kıyısına gitmiştik. Her zaman olduğu gibi etrafta yürüyen, koşan insanlar vardı. Bir elimde çay, diğerinde simitle gelene geçene biraz imrenerek baktım. Sonra dikkatimi bir şey çekti... Bazı insanlara yürümek ve koşmak çok yakışıyordu. Vücut hareketlerinden o kişinin yıllardır büyük bir disiplinle spor ya

Gayrimeşru ihtiyaçlar hiyerarşisi

Pamukkale'deyim. İnsanlar, yaklaşık 35 derece sıcağın altında oflayıp puflayarak, ter içinde yürüyorlar. Yakıcı güneş ışığı beyaz zeminden yansıyıp çileyi ikiyle çarpıyor. Rüzgâr, saç kurutma makinesinin en sıcak ayarında esiyor. Onlarca farklı dilde havaya savrulan cümleler bir süre havada asılı kaldıktan sonra eriyerek buğulu bir uğultuya dönüşüy