Ömer Erdem

Karar

Osmanlı'da hukuk ve devlet

Değerli tarihçi Carter Vaughn Findley, 'Osmanlı İmparatorluğunda Hukuk ve Devlet' eserinde bir Osmanlı vatandaşı olan Mouradgea d'Ohsson'un 18. Yüzyıl Avrupa ve Osmanlı ilişkilerini hızlandırıp gerçeğe bağlı bilgilerin edinilebilmesi için hazırladığı meşhur Tableau General ( Osmanlı İmparatorluğunun Genel Tablosu) kitabının detaylarının peşine düşe

Davulu beklerken

Refik Halit Karay Osmanlı ve davulu kuruluş ve yıkılışla ilişkilendirir. 'Davulla kurulup davulla yıkılmıştır Osmanlı' onun yorumuna göre. Pek çok tarihi anlatı, sembol ve bilgiye bağlı kalınarak geliştirilen bu yorumun düşünmeye imkan veren uçları var. Fakat vaktiyle hayatımıza bu denli sokulmuş bir saza zamanla nesne muamelesi yapmak da bizim tuh

Dişçiyi çağırdım

Gece yarısı dişçiyi aradım. Gel artık, dedim, beş yıldır süren bu ağrı dinmiyor. Çürük iyice dibe indi. Uyku düzenim bozuldu. Her sabah ağzımın içinde karanlık bir çukurla uyanıyorum. Yüz binlik ordular gibi teçhizatlı dişçi önce bir miktar ağrı kesici göndermeyi önerdi. Yok yok, dedim. Bu beş yılı maharetli kerpeteninle çekip çıkar. Yoksa dilim ba

O gün...

Hep bir o gün vardır bir yerlerde fakat herkesin o günü başkadır. Ondan kastın tam olarak ne olduğu ve nerede başlayıp nereye dek uzandığı da duruma göre değişir. Bir dil atomudur adeta parçalanması hiç bitmeyen. Leyla'nın bahçesindeki aşk çölü desen ona Mecnun'un bağında yeşermiş ayrılık üzümü desen ona benzer. O ve gün kelimeleri yan yana gelerek

Orada burada şuradaOnunla bununla şununla

Kültürü elinden alınmış bir dünyaya yeni bir hava getirmek öyle kolay değil. Modern zamanların parçalayıcı etkisi o denli yaygın gerçekleşmiş durumda ki neyin nereden toparlanacağı da belirsiz. Minimal olanın niteliği ile ferdi olanın özgünlüğü ister istemez bir korunma gerekçesi yanında karakter görüntüsü de kazanır bu tabloda. Herkesin kendi düny

Kar altında Genji'nin Hikayesi

Kiraz bayramı çiçekleriyle kuşbaşı yağan kar çiçekleri bir sayılabilir mi Süpürge ağacına her yerde rastlamak belki mümkün değildir ama Akşam sefası dediğin bizim Ege'den İstanbul'a değin yaz boyu umut esintimizdir. Japonlar 'Kiraz Çiçekleri Festivali'ni sadece etkinlik olsun diye yapmazlar belli ki. Tıpkı 'yüzen düşler köprüsü'ne inanmaları gibi '

Buralar hep benim(di)cilik

Adam şatafatlı bir masaya yayılmış elinde bir sihirli çubuk varmış da daha ne yöne döneceğini hangi noktayı işaretleyeceği belli etmeden etrafındakiler pür dikkat ona bakıyorlar. Çubuğun ucu aşağı yönelse oldukları yerden diz kırma refleksiyle çömelmeye yukarı çevrilse bir balerin balet ruhuyla parmaklarının ucundan yükselmeye meyilliler. Dillerini

Balkonumda bir ıtır...

Onunla ilk kez bir çiçekçide karşılaştık. Onca renk ve yeşillik arasında sanki bir köşeye atılmış basit bir saksıya çöp misali sokuluvermişti. Belki de çiçekçi bile onun farkında değildi. Her biri şunca para eden alımlı, afralı tafralı, türlü türlü isimli çiçeğin arasında onun hükmü ne olurdu Serçe ayağı büyüklüğünde bir yanı hafiften kurumaya tutm

'Bakışlar gözlerin sesidir' ya da...

En çok istediğimiz ve pek az kazanabildiğimiz şeyin adıdır dostluk. Hayatın bizim de dışımızda çalışan bir kurgusu vardır ve onun içinde bazı insanlarla buluşur bazılarıyla ayrışırız. Bitmeyen bir oyun duygusuyla da açıklamak isterim dostluğu zamanla ortak duygular, düşünceler, mekanlar, kesişmeler hatta tesadüflerin ördüğü. Her gece orada duran bi

Karaçamın dirilişi

'Goca çamın gürlemesi dal ilen' diye bir Ege türküsü var. Hale Gür'ün sesine adeta 'dal gürlemesi' gibi oturan bu nağmeyi her dinlediğimde görkem duygusu konuk gelir içime. Goca çamdan hangi cins kastediliyor tam belli olmasa da aynı familyadaki nice ağaç çam hükmü görür bizde. Çamaltı, çamdibi, çamlık. çamardı ardı ardına görsel çağrışımlar yapar.