Ömer Erdem

Karar

Kardeşlerin Kabil'i

Anthony Sattin, 'Göçebeler, Dünyayı Şekillendiren Gezginler' kitabında ( YKY. 24.1.2025. Çev: Nurettin Elhüseyni) ilginç bir yorumda bulunur. Göçebeliğin uzun vadede insanlığın maddi ve manevi açılımlarının ana kaynaklarından biri olduğu tezini geliştirir. Teolojik bir konu olduğu kadar ardı kesilmeyen tartışmalarla örülü Habil ile Kabil'in kavgası

'Yeşil yaprak arasında kara tavuk kızıl burun mu gitti'

Nasrettin Hoca'nın satışa çıkardığı sarık latifesini hatırlamakta yarar var. Hoca sarığı sarmaya başlamış fakat ucu bir türlü gelmiyormuş. Tekrar bozup tekrar sarıyormuş fakat mümkün değil. Canı sıkılan hoca bakmış olacak gibi değil sarığını mezata vermiş. Orada bir alıcı çıkmış. Adamın kulağına eğilen hoca 'sen bu sarığı alma çünkü ucu bir türlü g

Başkasının aklı ya da bulutlar…

Bir köşeciğin kertikli hüznü nicedir kimsenin ilgisini çekmiyor. Yalağı çatlamış, kurnası, alınlığı hoyratça sökülmüş tarihi çeşme desen umurdan sayılmaz. Ağaç fırtınada devrilip yolu kapatmadıkça farkında olunacak bir canlı değil. Ucundan ezilmiş domates iktisatı, kırık şemsiye tamiratı çağrıştırıyor. Dondurma dediğin hazır gıda. Açlığı ortadan ka

Yahya Kemal, Daima…*

Yahya Kemal, Ahmet Haşim ile beraber modern şiirimizin iki asil kurucusundan birisidir. Bu vasıf doğu- batı kültürel salınımı arasında özgün ve çağdaş bir içerikle açığa çıkar onda. Eğer batıya, Paris'e 'kaçmasaydı' Ahmet Agah, pek çok benzerleri gibi Muallim Naci ile Tevfik Fikret arasında sıkışacak sonra da isimler arasında bir isim olacaktı. Uzu

On binlerin dönüşü…

Sabun çiçekleri geride kaldı. Tozlu böğürtlenler, kara tavuklar, dalında didiklenmiş incirler, sabah sessizliğinde bir ordu homurtusu kadar ses çıkaran arılar hepsi hepsi. Hava şartları uygunsa geceleyin gökyüzünü çapkınca dolduran yıldızlar, sevgilisine darılırcasına kayıp gidenler de var aralarında. Bir iri baykuş bilgeliğiyle ağaçların arasından

Başkasının bahçesinde gülmek ya da bahçe biziz gül bizdedir

Bir kere bizim bahçe tarumar oldu ya bir kere suyun neşesi kaçıp toprağın teni bozardı ya! Bir kere güneşin şavkı atından düştü ay nazara uğradı ya! Ne kuştan ses çıkar ne hüthüt haber getirir ne de gece baykuşu sırlar saçar etrafa. Sabah çiğlerinden nicedir bir haber gelir değil ayrıca. Gidilip de dönülmemiş plastikten bir piknik oyunu gibi işler

Dijital ci(e)nnet…

Çocukluğumda henüz dijital kelimesi yoktu fakat fen tabirini sıklıkla duyardım. Öyle bir şeydi ki bu fen dedikleri bizi gaflet ve cehalet uykusundan uyandırıp iki yakamızı bir araya getirecek yegane mucizeydi. Biraz trajedi çokça da komedi oyunlarına benzettiğim kimi geçmiş yaşantı parçaları arasında hala zıplar durur 'fen' sözcüğü. Bazen şapkadan

Meyvesiz yaz…

Namrun Yaylası'nda her yaz altına oturup kitap okuduğum, yazı yazıp kuş sesleri dinlediğim bir elma ağacı var. Kimi geceler yanında durup yıldızları da izliyorum hava berrak olduğunda. Önü sıra serpilen kızılcıkların ateş böcekleri gibi kızarışını da izliyorum onun altında. Sıcak biraz artıp da hava bastırdığında birden tepesinde bir kımıldanma baş

Deniz düşünceleri…

Deniz güneşle birlikte ilk uyanan varlıktır dersem kimse şaşırmasın. Hatta o güneşten de önce uyanır fakat çalkalanıp durmaktan, gerinip esnemekten bir türlü ters yüz edilemeyen çamaşırlar gibi kendisine takılıp kalmaktan güneş olmadan kurtulamaz. Bir kaşı kalkık her an güneşin patlayacağı yönde tetiktedir. Çünkü deniz bir gündüz varlığıdır ve gece

Niçin yanıyoruz ya da bitmeyen cehennem...

Modern zamanlar daha bir planlama işidir ve planı programı yapılmayan her gelişme sonunda felaket getirir. Her yıl yaz geldiğinde Ege'den Akdeniz'e, Marmara'dan Batı Karadeniz'e değin pek çok bölgede orman yangınları çıkıyor ülkemizde. Ve bu yangınlar büyük plansızlığımızın ateşini gösteriyor. Uğradığımız mal ve can kaybının sınırı yok. Doğada oluş