Mine G. Kırıkkanat

Cumhuriyet

Eteğin saçağı, askerin kaçağı

Ezya arşipelinin en küçük, en yoksul, en sömürülmüş adası Mikronezya'nın ordu toplayıp savaş açmaya hazırlandığından sonunda kadim düşman ada Yutania'nın da haberi olmuştu. Yutania'nın keyif ehli bir ahalisi olduğu gibi, müstebiti Tzatziki Keftedes de rahatına düşkün ve eğlenmeyi seven muktedirlerle çevrili bir çobandı. Haber, Tzatziki Keftedes'in

Kurtuluşa doğru...

1919'da düşmanın işgale başladığı yurt sathında cesurların yaktığı çoban ateşlerini Kuvayı Milliye'nin ateş gücüne katmak için halkı örgütleyen Mustafa Kemal Paşa; 4 Eylül'deki Sivas Kongresi'ni şu sözlerle açıyordu: Sayın Baylar!Yurdun ve ulusun kurtuluşu amacına yönelmiş zorlayıcı nedenler, sizleri, bunca güçlük ve engeller karşısında Sivas'ta t

Doğu cephesinde yeni bir şey yok...

Türk Dil Kurumu, yandaş yetersizlerle doldurulmadan önce yetkin yazar ve ozanların çalıştığı; Türk edebiyatının yolunu aydınlatan ve kusursuz dilbilgisi öğreten saygın bir kurumdu. 1960'lı yıllardaki efsane çalışmalarından biri, büyük ozan Behçet Kemal Çağlar'ın emek verdiği "Atatürk'ü bugünün diliyle konuşturmak" oldu. Çağlar, varlığımızı borçlu o

İletişimde her yol mübah

Tanrı Ol'un yeryüzündeki varisi, yediemini ve dahi gayri meşru oğlu Ulu Çoban Muktedir Makropiç; bizzat devirdiği Mikronezya ekonomisini doğrultmak için son çare, savaşa hazırlanıyordu.Ancak gözüne kestirdiği kadim düşman ada Yutania, keyif ehli olsa da arkasında Ezya arşipelinin ikinci dev ekonomisi ve askeri gücü Germania vardı. Dolayısıyla Makro

Günah beşiği, tevbe eşiği

Mikronezya'daki Yol Partisi istibdadının işlerini yola koyan Yol inancı pratik bir din ve tanrısı Ol, anlayışlı bir ilahtı. Kutsal broşürdeki "tevbe ayeti", günah çıkaran müminlere kutsal damacanadan üç yudum Ulu Çoban sidiği içip arındıktan sonra yeniden günah işleme olanağı sağlıyordu. Arındıran sidik tabii ki Muktedir Makropiç'in idrarı olup, ad

Fethiyeli Yunus Nadi

"Uzak ve küçük bir hatıraya dayanarak çok bilinenin yanında az bilineni anlatayım. Anadolu'da, Milli Mücadele henüz emekleme devrindedir.Yunus Nadi, İstanbul'da Yeni Gün'ü çıkarıyor, ben de bu gazetede gece sekreteriyim. Vazifem, son telgrafları toplayarak sahifeyi yaptıktan sonra, sansür dolayısile yahut dava uğrunda, gazeteye koymayı doğru bulmad

İşgal eden mi, ettiren mi suçlu

Türkiye ve Yunanistan devletleri, tam yüz yıldır gayet kullanışlı bir düşmanlıktan besleniyor. Birinin hükümeti ne zaman içeride dara düşse, hooop tarihsel düşmanın sınırsal bir ihlali, işgali, tacizi vb. imdadına yetişiyor. Göklerde it dalaşı, denizlerde su güreşi falan derken milli duygular şahlanıyor ve zordaki hükümet, içeride yediği naneyi unu

Asker oldu, piyade

Muktedir Makropiç, Mikronezya'daki istibdadın bekasını düşünmekten helak olmuştu. Bizzat tetiklediği ekonomik fecaatı doluya koysa almıyor, boşa koysa dolmuyordu. Şahsına ait adada zaten dolu olan bir Saray kasası kalmıştı. Merkez Pastanesi ve halkın cebi tamtakırdı. Ulu Çoban, büyük buhranlarda son çarenin ne olduğunu bilecek kadar ekonomistti. D

İstanbul güncesi

Sanıyorum İstanbul'da doğup büyümüş ama ondan uzaklaşmış insanlar anlayabilir ancak, yazdıklarımı.Beş uzun yılın ardından yeniden doğduğum güzel kentteyim. Artık ne yerlisi ne de turisti olduğum kentin hem pek çok köşesinde çocukluk anılarım var hem tam bir yabancı gözüyle gördüklerim... Çok iyiler ve beni çok üzen kötüler gördüm bu kısa yolculukta

1922: Enosis şilebi zapt ediliyor

Kurtuluş Savaşı'nda kazanılan büyük zafere katkıları yeterince vurgulanmayan denizci kahramanlarımız; Rusya'dan kalkan Yunan şilebi Enosis'i ele geçirmekle, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna büyük bir maddi destek sağladı. Gözü Karadeniz'in sularından daha kara bu kahramanlardan iki gemi komutanı ve 20 mürettebatın lezzetli korsanlık öyküsünü; Den