Yenen emperyalizm, ganimet Suriye

Siyah altın ya da İran'ın belası anlamına gelen "telayi siyah ya da belayi İran", 1950'li yıllarda İran petrollerinin İngiliz sömürüsüne karşı Farsça yayımlanmış ilk protesto kitaplarından biridir.

Kitapta yalnızca İran değil, tüm Ortadoğu'nun "siyah altın" petrol yüzünden nasıl bir dehşete gömüleceği, zaman içinde adım adım doğrulanan bir öngörüyle anlatılır.

Petrol, emperyalistler için bir nimet, kaynak ülkeler içinse baskı, terör, despot rejimler demektir.

Afrika'dan sonra Ortadoğu'ya çöken ABD, İngiltere, AB ortaklığının oluşturduğu emperyalist çetenin bölgeye sızma, yerleşme, sömürme parolası, "yerel işbirlikçilik"tir. Kan denizinde boğulan insanlar, siyah altında yüzenleri ilgilendirmez.

Emperyalizm, Ortadoğu'ya sağlam temel atmıştır. Burada mavi kanlı krallıklar, imparatorluklar kurmuş uluslar yoktur. Gericiliğin koynunda, yobazlığın kara sütüyle beslenen kabileler, tarikatlar, şeyhlikler gibi feodal kalıntılar vardır. Emperyalistlerin bölgedeki işbirlikçileri, bu kalıntılardır.

AVA GİDERKEN AVLANAN DESPOTLAR

İsrail, emperyalist çetenin Ortadoğu'daki birincil üssüdür. İşbirliği yapmayanın yerle bir edildiği düzende, diğer kabile devletçikler de ara üsler.

Bölgede, sınırları İngiliz ve Fransız ortak yapımı SykesPicot cetveli tarafından çizilmiş kabile devletçiklerinin hepsinin kral, prens, şeyh, cumhurbaşkanı vb. sıfatıyla babadan oğula devir ya da seçilmiş despot oluşları, elbette raslantı değildir. Sömürgenler, tek kuklayı oynatmayı daha kolay buldukları için tek adam rejimlerini yeğler.

Ancak tek adamların bile bazen sömürü düzenine baş kaldırdığı, tutunabilmek için de başka partner aradıkları olur.

Dikkat ederseniz, emperyalist çetenin İslam dünyasında bugüne değin yıktığı, kaçabilenleri pasifize edip kaçamayanları öldürttüğü tüm despotlar, az ya da çok Rusya'ya yanaşarak karşısına çıkmış olanlardır: Irak'ta Saddam, Libya'da Kaddafi, Mısır'da Sadat ve Mübarek, Tunus'ta Bin Ali, Yemen'de Abdullah Salih, Suriye'de Esad.

Hatta belki, helikopter kazasına kurban giden İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi de bu listeye eklemek gerekir.

RUSYA'NIN İHANETİ

Emperyalist çetenin dört koldan saldırılarına 2011'den beri Rusya ve İran'dan aldığı destekle karşı koyan Beşşar Esad, Kuzey'de kaybettiği topraklara rağmen geçen haftaya kadar savaşı kazanmış görünüyordu. Sarayı yağmalanmadan önce Rusya'ya kaçabildi.

Suriye birkaç günde işgal edildi ve parçalandı. Esad rejiminin sonunu getiren şahmerdan darbesi; İsrail'in yayılmacılığına evet mi, hayır mı diyeceği belirsiz Trump iktidara gelmeden önce, Yahudi devletinin Kuzey'deki güvenliğini pekiştirmek için alelacele vuruldu.

Peki bu operasyon, Rusya'ya rağmen nasıl mümkün oldu

Rusya'nın Lazkiye'de Himeymim hava üssü, Tartus'ta deniz üssü ve 4 bin kişilik hazır kuvveti, sürü sepet savaş gemisi, uçağı var. Nasıl oldu da hem Rusya hem İran Suriye'nin işgaline seyirci kaldılar; Putin'in sesi çıkmadı, Esad ve ailesini kurtarmakla yetindi

SURİYE'Yİ VERDİ, UKRAYNA'YI ALACAK

Suriye'nin ses hızındaki sonuna ilişkin soru bu, yanıtı yok ancak tahmin edebilirim: