Savaşmaya gönülsüz hazırlanan Mikronezya ile Yutania ordularının en acemi askerleri Yutanlardı.
Komutan Giro Baklavakis, acemi Yutanları eğitirken neredeyse canından oluyordu. Tansiyonu fırlamış, hastaneye kaldırılmıştı. Hastanede ziyaretine gelen sevgili çobanı, Yutania müstebiti Tzatziki Keftedes'e başına gelenleri ağlayarak anlattı:
"Orduya yeni katılan er Musaka ile er Feta'yı eğitiyordum. Feta'ya bir tabanca verip bu ne biliyor musun diye sordum. Bilmiyorum komutanım dedi. Bu artık senin anan, baban, kardeşin, her şeyin dedim. Sonra bir tabanca da Musaka'ya verdim. Bu ne biliyor musun diye sordum. Biliyorum komutanım, Feta'nın ailesi demesin mi"
Tansiyonu yine fırlayan Giro Baklavakis apar topar yoğun bakıma alınırken müstebit Tzatziki Keftedes de sarayına döndü. Düşünceliydi. Danışmanlarını çağırdı. Kararını açıkladı: "Salt silahla savaşılmaz, Yoldaşlar. İman gerekir. Rahata alışınca Tanrı'yı boşlayan Yutan ahalisine bolluk dinimizi anımsatacak, Mikronların tanrısını şeytanlaştıracak ve Yol dinine düşman olmalarını sağlayacağız!"
Yutanların unuttukları ilah, bahşettiği bolluk ve refahtan ötürü Tanrı Bol diye anılırdı. Kiliselerde ayinler ve vaazlar başlatıldı. Tanrı Ol'un şeytanlaştırılacağı ilk vaazı, elbette Tanrı Bol'un yeryüzündeki gölgesi, mutemeti, vekili, varisi ve dahi gayri meşru oğlu, müstebit Tzatziki Keftedes verecekti. İyi hazırlandığı vaazına: "Tanrımız Bol, birinci gün aydınlatan ve ısıtan güneşi yarattı" diye başladı.