Bâbil kulesi yıkılırken hicret

Hicretin yıl dönümünü idrak ediyoruz. Yaşamak zorlaştıysa, hicretiniz adalete olsun. Mutluluk arıyorsanız, hicretiniz fıtrata olsun. Birbirinizle anlaşamıyorsanız, hicretiniz edebiyata olsun.Başkaları olmadan yaşamak çok zor, başkalarıyla birlikte yaşamak ondan da zor. İnsan sosyal bir varlık ve birlikte yaşamak zorunda. "MEKKE'DE BUNALIRSAN..." Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, kirletilmedik bir kelime, çarpıtılmadık bir kavram, sömürülmedik bir duygu bırakılmamış. Her yer Kerbela sanki! Edepsizliğin adı "edebiyat"; köşe dönmeciliğin, hilekârlığın, adam dolandırmanın adı "akıllılık"; dürüstlük ve faziletin adı "enayilik"; sabrın adı "pasiflik" olarak değişmiş sanki. "Mekke'de bunalırsan Medine'ye göçerdin. biz bu dünyadan nereye göçelim ya Muhammed (asm) Yeryüzünde, riya, inkar, hıyanet altın devrini yaşıyor.." Cehalette öyle! Aynı dinin, aynı kitabın, aynı tarih ve medeniyetin mensubu olmakla övünen Müslümanlar, aynı kelimelerle anlaşamaz oldular. Aynı fikir ve duyguları paylaşamaz hale geldiler. Hakikat ve mecazları birbiriyle karıştırdılar ve yollarını şaşırdılar. KÜLAHLARI DEĞİŞTİRMEK!.. "İman, ahlak, biat, zikir, tevbe, cami, cemaat, faiz, nas, itibar, israf" gibi İslami kavramların içi boşaltıldı; adeta siyasi propaganda aleti haline getirildi. Zıtlar içiçe girdi. Kurtlar kuzu postunda... 'Zulüm, başına adalet külâhını geçir'di. 'Hıyanet, hamiyet libasını giy'di. "Herkesin şevkini kıran ve neş'esini kaçıran ve ağrazlar ve taraftarlıklar hissini uyandıran ve sebeb-i tefrika olan ırkçılık" yükselişe geçirildi. Oysa farklılıklar zenginliğimizdi. BÂBİL VEYA HÂMÂN KULESİ Tevrat'a göre "tûfandan sonra Hz. Nûh'un oğulları, 'Bütün yeryüzü üzerine dağılmayalım; gelin kendimize bir şehir ve başı göklere erişecek bir kule inşa edelim'" derler. Ne var ki Allah; hepsinin bir kavim olduklarını görünce, anlaşamasınlar diye dillerini karıştırır ve onları bütün dünyaya dağıtır." (Tekvîn, 111-9). Böylece, o zamana kadar aynı dili konuşan insanlar bir gecede birbiriyle