İsrafil Bayrakçı

Milli Gazete

"3Y'nin gölgesinde 23 yıl"

3 Kasım 2002 tarihinde iktidara gelen AK Parti, o günkü söylemleriyle bu ülke insanının yüreğinde bir umut ışığı yakmıştı. Millet, yıllardır özlemini çektiği adaletin, refahın ve özgürlüğün bu kadrolar eliyle geleceğine inanmıştı. AK Parti'nin dilinde o günlerde milletin ortak sesi, halkın vicdanı vardı. "Yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklarla mücad

"Toplum, sistemsel olarak fakirleştiriliyor"

Bugün ülkemizde öylesine bir tabloyla karşı karşıyayız ki, insan ister istemez merhum Erbakan Hoca'nın yıllar önce yaptığı o uyarıları hatırlıyor. "Siyonizm, ben mi bana mı" türküsünü söyleterek kendine hizmet ettiriyor dediğinde birçokları bunu abartı sanmıştı; oysa bugün yaşananlar, o sözlerin ne kadar derin bir tespit olduğunu açıkça gösteriyor

86 milyon, 2'den büyüktür

Bir zamanlar dünyayı ikiye bölen emperyal akıl, şimdi Birleşmiş Milletler üzerinden beşli çetenin tahakkümünü dayatıyor. "Dünya beşten büyüktür" dedik, haykırdık, pankartlara yazdık, nutuklar attık, haklıydık ama sonuçta hâlâ beşin dediği oluyor! Bunu dışarıda görüyorduk da, şimdi içeride de benzeri bir tabloyla karşı karşıya değil miyiz Partili C

Bugün beyaz baston görme engelliler farkındalık günü

Geçtiğimiz haftalarda Gazze'den gelen bir feryat duymuştuk. Görmeyen gözleriyle insanlığın vicdanına seslenen 19 yaşındaki Roaa Abuhelal ve yine kendisi gibi görme engelli babasıyla birlikte altı kişilik ailesi, zulmün karanlığına mahkûm edilmişti. Bu çağrıyı alan duyarlı kardeşlerimiz Avrupa Körler Birliği'ne, Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne ve

Tüccar zihniyete karşı devlet adamlığı ruhu

Millî Görüş hareketinin temel taşlarından biri olan şahsiyetli dış politika anlayışı; ülke menfaatlerini her şeyin üzerinde tutan, davasından taviz vermeyen ve emperyalist akımlara kapılmadan dik durabilen bir siyasi duruşu ifade eder. Bu duruşun özünde, Batı'nın veya küresel güçlerin (özellikle "Siyonizm'in hilebazlığı") belirlediği rotaya girmek

Karanlıkta kalmış bir ülkenin ışıksız hikâyesi

Gazze'deki zulüm artık rakamların, istatistiklerin, hatta kelimelerin bile kifayetsiz kaldığı bir noktaya ulaşmıştır. Burada insanlık sınavı verilmektedir; ne din kalmıştır ne ırk, ne yaş ne de engel… Siyonist vahşeti öyle bir hal almıştır ki, görmeyen bir yüreğe sahip olanlar bile bu manzarayı görebilir hale gelmiştir. İşte buna canlı bir örnek:

Engelliye engel olan zihniyeti engellemek gerek

Engelli kardeşlerimiz için sözde değil özde adımlar atmak artık bir vicdan değil, mecburiyettir. Çünkü mesele sadece bir asansör yapmaktan ya da kaldırıma rampa koymaktan ibaret değildir. Asıl mesele, bu insanların hayata katılmasını sağlayacak sistemli, kalıcı ve kapsayıcı politikaların hayata geçirilmesidir. Lakin bugüne kadar yapılanlar, pansuma

Sadece toprak değil, ayağımızın altından neler kaymıyor ki

Gündemi ustalıkla yönlendiren, halkın dikkatini asıl meselelerden uzak tutmada mahir olan iktidar, bugünlerde yine aynı oyunu sahnelemekte. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı'na kayyum iddiaları, medya manşetlerinde, sürmanşetlerde yer bulurken; arka planda milletin geleceğini ipotek altına alacak kararlar jet hızıyla alınmakta. Özelle

İstanbul Sözleşmesi gitti, ruhu dolaşmaya devam ediyor!

Yıllarca "Avrupa Birliği" hayaliyle, Batı'nın gözüne gireceğiz diye kendi öz değerlerimizden, kadim kültürümüzden bir bir taviz verdik. Gecenin sessizliğinde, milletin uykuda olduğu vakitlerde çıkarılan torba yasalarla, halkın ruhunu, özünü bilerek baypas ettiler. Bir gün kalktık, aile yapımıza, inancımıza, geleneğimize zıt düşen maddeler yürürlüğe

Mazlumun umudu, vicdanın sesi: Millî Görüş

Dünyanın gözü önünde bir millet tükeniyor, bir şehir susuzluktan, ilaçsızlıktan, açlıktan ve bombalardan can çekişiyor: "Gazze". Ve biz... En çok biz susuyoruz. Söz çok ama eylem yok. Öfke çok ama adım yok. Oysa Batı bile utandı. Hollanda'da bir hükümet düşünün, Gazze için "hiçbir şey yapamadık" diyerek Dışişleri Bakanı başta olmak üzere 9 bakan is