Kur'an medeniyetinde bayram

Kur'an medeniyetinde bayramlar ibretlerle doludur, hikmetlerle bezenmiştir, nimetlerle donatılmış ve engin duygularla yoğrulmuş ve zamanımıza kadar gelmiştir. Bu medeniyette bayramlar, tatlı bir heyecanla başlar. İnfak şuuru ile değer kazanır. Paylaşım erdemi ile yayılır ve kıvam bulur. Bu işin hikmeti, insan daha çocuk iken ilk defa din ile bayramlarda hediyelerle tanışır. Hediye akışı, nesiller arası kültürel akışın kaynağıdır. Büyüklerle küçükler arasında tanışma, sevgi ve saygı köprüleri kurarak süregelmektedir. Hele bayramlarda hediyeleşme, toplum geleceğine renk katar. Sıla-i rahim bağlarını yeniler ve güç kazandırır. Dahası geçmiş ile gelecek arasında medeniyet bütünlüğünü güncelleyerek sarsılmayan sağlam temellerini hatırlatır. İlk peygamber ile bağlantı kurar ve insanın derin bir geçmişi olduğu şuuru uyanır. Bunlar ise insana güven ve huzur kaynağı olur. Ey Resûlüm, onlara, Âdem'in iki oğlunun haberini iyice oku. Onlar iki kurban takdim ettiler. Birisinden kurban kabul edildi, diğerininki kabul edilmedi. Kurbanı kabul olunmayan diğerine "seni elbette öldüreceğim" dedi, diğeri de, "Allah ancak muttaki olanlardan kabul eder" dedi.(Maide:527) Böylece Kur'an medeniyetinde bayramlar, insanların gönül dünyalarını olgunlaştırır. Beşeri münasebetlerini ve dostluk ilişkilerini artırır ve infak ile de yardımlaşma bilinci gelişir. Bu sayede gönüller sıcacık bağlarla yakınlaşırlar. İşte ilk insan ile başlayan kurban örfü, nesillerden nesillere intikal ederek, insanlık ruhunu canlı tutar.