AK Parti şimdi, silkelenmelidir (3)

Resûlüm de ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil bırakırsın. Hayır, senin elindedir. Sen her şeye kaadirsin." (Ali İmran:326)

Şu dünyanın hayat akışına, insanların iktidar olma kalkışına bakıyorum. Sonra muhakeme yaparak düşünüyorum. Demokrat Partinin seçimi kazanıp iktidar olduğu günü çok iyi hatırlıyorum. On sene süreyle merhûm ve mağdûr Başvekil Adnan Menderes dönemini ihtilal ile bitirdiler. Menderes'i ve iki milli ve yerli bakanı ipe çekip katlettiler. Böylece milletin de ümitlerini toprağa gömmeğe kalkıştılar.

Hayat boşluğu kabul etmiyor. Ragıp Gümüşpala riyaseti ile kurulan Adalet Parti dönemi "med ve cezir" sürecine maruz kaldı. Çünkü S. Demirel başbakan koltuğunda iken sıkışınca fötr şapkasını koltuğu altına sıkıştırıp gitti gitti geldi Yine gitti geldi. Arada nice başbakan geldi gitti. Aralara sıkıştırılan İsmet İnönü ve Karaoğlan Bülent Ecevit hükümetleri ve diğer aylık başbakanlar geldi, gittiler. Geldi, gittiler.

Bu arada devlet yönetimi ihtilal ve muhtıra bataklığına gömüldü. Hem her gelen gideni arattı. Sıkıntılar birbirini kovaladı. Tabii bunlar "Cumhuriyet hükümetleri idiler." Nihayet her türlü planı hazırlanmış olan bir 12 Eylül askeri darbesi yapıldı. 1980 tarihinde Kenan Evren "iktidara el koydu." Sonra olanlar birbirini kovaladı.

"Bir onlardaaan Bir onlardaaan" devri başladı. Günü geldi, o da kapandı. Amma en acı kapanış oldu. Kenan Evren Cenazesi ancak birkaç kişi ile defnedildi. "Hem de yapayalnız bir garip kişi" gibi gitti. Acaba bunlardan kim ne kazand !!!

Elbette "hayat boşluk kabul etmiyor." Arada bir profesör rüzgârı esmeye başladı. Ancak bu arada bir parti gündeme geldi. Güçlü bürokrat, etkin siyasetçi Turgut Özal Anavatan Partisini kurdu. İlk seçimde başbakan olarak hükümet oldu.

Dindardı. Amma ekonomide faizi öne çıkardı. Faizcilere yaranamadı, dindarları rencide etti. Yine de bazı putları sarsabildi. Sakıncalı kapıları açtı. Önlenemez bir ahlâkî çöküşe yol verdi. Ülkemizin birkaç kapısından zehir yüklü canlılar giriş yaptı. "Bu cumhuriyet" döneminde dindar liderler bile Müslüman milletin derdine çare olacak gelişim sağlayamadılar! Yine de şer güçler onu kabul etmediler, zehirlediler.

Turgut Özal döneminde Ali Bozer, Yıldırım Akbulut ve Mesut Yılmaz gibi enflasyonist başbakanlar işbaşına geldiler gittiler. Hayat durmuyor, zaman ilerliyor. Hak ile batıl ve doğru ile yanlış insanlarla âdeta dans ediyor. Dünyalık kazanıyorlar. Sonsuz geleceklerini riske ediyorlar. Sonunda daracık ve kapkaranlık kabre giriyorlar. Unutulup kalıyorlar. Devlet yetkileri ellerine geçince "burunlarından kıl aldırtmayan bu kahramanların içinde çıtı çıkan olmadı. Kuzu kuzu teslim olup gittiler. Unutuldular!