Kokuşmuş eğitimin çarpıklığı

Mevcut eğitimin çarpıklığı, ilmi aşmış, yuvarlanmış cehalet bataklığını bile kirletmiştir. Bunu birazcık kurcalayarak açıklarsak düşmanca ihanetler görülür.

Bunun altından Batının sayısız ihanet ve kalleşlikleri çıkar. En başta Yahudilerde ve Hristiyanlarda kutsal kitaplarda gelmesi beklenen peygamberin Hazreti İshak aleyhisselamın soyundan geleceğine inanırlardı. Son Peygamberin, Hazreti İsmail aleyhisselamın soyundan geldiğini gördüler. O günden itibaren kıskançlık krizine girdiler. Bu kıskançlığı kitaplarına yazdılar ve genlerine yerleştirdiler.

Ondan sonra tarihin akışı ve olayların akıp gelişi nice ihanet ve kalleşliklerle süregeldi. Sonunda Müslümanların Kur'an ruhundan ve Resûl yolundan koptular. Bunu ganimet fırsat bilen Yahudi ve Hristiyanlar Devletimizi yıktılar. Dinimizi, dünyamızı değiştirdiler. Eğitimimizi önce İngilizler, sonra Amerikalılar yönettiler. Bu arada dâhili müdahalelerle, henüz envanteri tutulmamış âlimi ve mücahit mümini telef ettiler. Bu arada asîl milletimizin temayüllerini zedelediler, yok ettiler, buharlaştırdılar. Bunu öylesine yaptılar ki bugün dindarlarımız bile Kur'an'a yaklaşmaz oldular.

Bugün üniversitelerimizde Batı dayatması fuhuş çeteleri dernek kurmaya başladılar. Dahası da vardır. LGTB taraflarını bile geride bırakan, çılgınlaşan sözüm ona başörtülü şeytanlar her tür insanî, ahlâkî ve i'tikadî değerlerimizi çiğnemeye başladılar. Nikâhlı kocalarını terk edip meçhul erkeklerin geçici şehvet mezesi olmak için yuvasını terk edip gidiyor ve gittikçe de iğrençleşiyorlar. Bundan daha iğrenci, böyle tahammül edilmesi akıl dışı rezaleti meşru sayan kanunların mevcudiyetidir.

Evli bayan "eşim bana şiddet uyguluyor" diye polisi çağırıyor. Polis geliyor sorgusuz sualsiz adamı götürüyor. Altı ay 500 metre evine yaklaşamaz cezası alıyor. Fakat kadın, kocasını ve çocuklarını terk edip dost diye başka erkeğe kaçıyor. Kimse onu sorgulamıyor. Bu çapkın işlem kimin kanunu olabilir Avrupa Birliği Konseyi çeşitli atraksiyonlarla, kadını erkeğe, erkeği de kadına düşman edip bıraktılar.

Evlenecek yaştaki gençler arasında ya gönül eğlendirme tarzında "aşk!" yaşantıları ya da cinayetle sonuçlanan korkunç aile kavgalarını yaydılar. Birileri birbirlerini parçalayacak kuduz köpekler durumuna düşürdüler. Bundan sonra birbirini aratmayacak vahim ve dehşet hayatı yaşattılar. Şimdi aile temellerinin ne denli harabeye döndüğü ve nasıl engellenemez çürümeye maruz kaldığı açıkça görülüyor.