"Ahde vefâ" neye yarar

İnancının, hayatının, geçmişinin ve geleceğinin temel kaynağı olan Kur'an gibi yüce bir kitabın hizmetini yeniden başlatalım, denildiği zaman günümüz yetkilileri, zorlanıyorlar. Buna rağmen mülkün sahibi Allah Teâlâ'ya güven, iman gereğidir. O'na güven esas alınmazsa dünyada umursamazlık hastalığı yayılır, ebedî âlemde de "hakka tacâvüzden" ebedî ceza verilir. Bu âkibet akıllı insan işi değildir. Akıl sahipleri ilâhî beyanda daha dengeli, daha tutarlı olarak tanıtılırlar. Burada zikredilen akıl, alışılagelen klasik ve tanımı yapılanamayan, sorgulanan akıl değildir. Buradaki akıl, İslam âlemine unutturulan ve Kur'an'ın öğrettiği aklın çeşitlerinden biri olan Lüb aklıdır. İnsan için Kur'an'ın tanıttığı en yüksek derecedeki akıl, bu akıldır. Kur'an ayetlerini, hakikatlerini, hikmetlerini, hükümlerini, emirlerini ve ruhaniyetini idrak eden akıl da bu akıldır. Bu aklı kullanmaktan gâfil kalanlar her zaman kaybederler. Bu aklın neler yaptırdığının bir kısmını Ra'd suresinin ilgili ayetlerinde görüyoruz. Şimdi burada Azîz kitabımız Kur'an'ın derûnî beyanlarının tecellilerine yoğunlaşalım; Rabbinden sana indirilen kitabın gerçek olduğunu bilen kimse, onu bilemeyen kör gibi midir Bunu ancak lüb akıl sahipleri, öğüt alarak anlarlar. Onlar ki, Allah'a verdikleri ahdi yerine getirirler, verdikleri sözü bozmazlar. Ve onlar ki Allah'ın riayet edilmesini emrettiği hukuka riayet ederler, Rablerine kalp ürpertisi haşyet ile yaranır ve kötü hesaptan korkarlar. (Ra'd:1319-21) Ayette Kur'an'ı bilenin, "kör gibi" olmadığı ifade ediliyor. Yine bu ayette lüb akıl sahiplerinin de, diğerlerinden farklı ve daha dengeli oldukları bildiriliyor. Buradaki körlük beden gözü değil, kalp gözü anlamındadır. Bu da inancını, davasını ve kişiliğini kaybedenler için kullanılmıştır. Lüb aklın en belirgin özelliklerinden biri ve ilginç tanımı da gelen cümledir; Onlar ki, Allah'a verdikleri